KÜÇÜK
ŞEYLERİN ÖNEMİ
Yunus 61- Hangi işi yaparsan yap, Kur'an'dan
ne okursan oku, ne işte çalışırsan çalış, unutmayın ki siz ona dalıp gitmişken
biz sizin üzerinizde şahidiz. Ne yerde, ne de gökte
zerre kadar hiç bir şey Rabbinin gözünden kaçmaz. Ne zerreden daha
küçük, ne de ondan daha büyük! Ancak bunların
hepsi apaçık bir kitaptadır.
Zilzal 7- Her kim
zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir.
8- Her kim,
zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.
Fatır 13- O, geceyi gündüze sokuyor, gündüzü
de geceye sokuyor. Güneşi ve ayı emrine amade kılmıştır. Her biri mukadder bir
gayeye akıp gidiyor. İşte bu gördüklerinizi yapan Allah sizin Rabbinizdir. Mülk
(hükümranlık) O'nundur. O'ndan başka
taptıklarınız ise bir çekirdek zarını bile idare edemezler.
Nisa 40- Şüphesiz ki Allah,
hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez.
Eğer yapılan iyilik zerre kadar da olsa onun sevabını kat kat artırır ve
kendi katından büyük bir mükâfat verir.
Lokman 16- Yavrucuğum!
Haberin olsun ki yaptığın bir hardal tanesi ağırlığınca
olsa da, bir kaya içinde veya göklerde yahut yerin dibinde gizlense
Allah onu getirir, mizanına kor. Çünkü
Allah en ince şeyleri bilir, her şeyden haberdardır.
Rad 11- Her insan için önünden ve arkasından
takip edenler vardır. Allah'ın emrinden dolayı onu gözetirler.
Allah bir kavme verdiğini,
o kavim kendisini bozup değiştirmedikçe değiştirmez. Allah
bir kavme de kötülük murad etti mi, artık onun geri çevrilmesine de imkân
yoktur. Onlar için Allah’tan başka bir veli de bulunmaz.
Enfal 53- Bu,
Allah'ın bir kavme verdiği nimeti, onlar kendilerini değiştirmedikçe
değiştirmemesinden dolayıdır. Gerçekten de Allah hakkiyle işiten, her
şeyi bilendir.
Bakara 10-
Onların kalplerinde nifak ve haset marazı vardır.
Cenabı Allah, (Kur’an ayetlerini inzal ile
onların şüphe, kin ve nifak) marazlarını artırmıştır. Yalan
söylemeleri sebebiyle onlar için şiddetli bir azap vardır.
Enfal 25-
25- Bir de
öyle bir musibetten korkun ki o, yalnız içinizde zulmedenlere isabet etmez
(bu belâ başkalarına da geçer, umumî olur).
Bilin ki Allah’ın azabı çok şiddetlidir.
İsra 73 -
Az kalsın seni bile sana vahyettiğimizden başkasını bize iftira edesin diye
fitneye düşüreceklerdi ve o takdirde seni dost edineceklerdi.
Bu ayeti kerime, Sakîf kabilesinin, Hz. Peygamber
efendimizden din hükümlerini kendi menfaatlerine uygun olarak değiştirmesini
istemeleri üzerine nazil olmuştur.
İsra 74-
Eğer biz sana sebat vermemiş olsaydık
sen onlara az bir şey meyledecektin.
İsra 75- O
takdirde, dünya ve ahiret azabını iki kat olarak sana muhakkak tattıracaktık.
Sonra bize karşı kendin için hiç bir yardımcı
bulamayacaktın.
Hz. Âişe (r.anha)’dan
Hz. Peygamber
(sav)’e “Hangi amel Allah’a daha çok sevimlidir?” diye soruldu.
“Az da olsa, devamlı olanıdır ”
buyurdu. ( Buhari – Müslim )
Adiy b. Hatim (r.a.)’dan Resulullah (s.a.v) şöyle
buyurdu:
Allah sizin her
biriniz ile arada tercüman olmadan kesinlikle konuşacaktır. Bu anda o kimse sağa
bakacak önceden gönderdiğinden başka bir şey göremeyecek, soluna bakacak önceden
gönderdiğinden başka bir şey göremeyecek. Önüne bakacak karşısında cehennemden
başka bir şey göremeyecektir. Dolayısıyla yarım
hurma ile olsa bile cehennemden (sadaka vermekle) korunun.
Adiy b. Hatim (r.a.) ‘dan Resulullah (s.a.v) şöyle
buyurdu:
Kendinizi
ateşten koruyunuz. Velev ki bir yarım hurma
(sadaka vermek sureti) ile de olsa Kim (yarım
hurma dahi) bulamazsa güzel sözle (kendisini korusun).
(Buhari – Müslim)
KÜÇÜK ŞEYLERİN ÖNEMİ
Büyük olayların
temelinde küçük şeyler vardır. Hiçbir şeyi küçümsemeye gelmez. Çünkü varlıklar
atomlardan yaratılmış, atomlar da yoktan var edilmişlerdir.
Tozlar dağları
oluşturmuş, damlalar okyanusları oluşturmuş, müslümanlar da ümmeti
oluşturmuştur. Bu nedenle hiçbir müslüman küçümsenemez.
Küçük hesaplar,
küçük bir ırkçılık, küçük bir siyaset ebedi yolculuğu engellememelidir.
Tarihi dikkatle incelersek;
a- Olumlu olması açısından bakarsak
1- Küçük bir ziyaret dostlukları başlatmış,
2- Az bir çiçek gönül kazanmış,
3- Bir fincan kahve yıllarca unutulmamış,
4- Bir gülümseme problemleri çözmüş,
5- Küçük bir nasihat bazen ikna etmiş,
6- Küçük bir teşvik başarıyı artırmış,
7- Küçük bir sadaka felaketi önlemiş,
8- Küçük bir ilgi dost kazandırmış,
9- Küçük ve tatlı bir ses tonu cinayeti
önlemiş,
10- Küçük bir dostluk iyiliklere anahtar
olmuş,
11- Küçük bir sandal büyük gemi facialarında
nice canlar kurtarmış,
12- Küçük bir çekirdek kocaman bir çınarın,
çamın veya incir ağıcının projesini taşımış,
13- Küçücük bir acıyı veya mutluluğu
paylaşmak insanı mutlu etmiş,
14- Küçük bir hareket hayatı, küçük bir
hareketsizlik ölümü başlatmıştır.
15- Az bir iman ebediyen cehennemde kalmayı
engelliyor.
16- Kısa bir ziyaret ömür boyu dostluğu
sürdürebiliyor.
b- Olumsuz olması açısından bakarsak
1- Küçük bir öfke cinayetlere sebep olmuş,
2- Asık bir surat, acı bir söz kederlere
itmiş,
3- Küçük bir çukur veya tümsek kazalara
sebep olmuş,
4- Küçük bir duygusuzluk ve tartışma
dostluğu düşmanlığa çevirmiş,
5- Küçük bir kabalık kalpleri yara etmiş,
6- Küçük bir ihmal ayrılıkları başlatmış,
7- Küçük bir çatlak barajları patlatmış,
8- Küçük bir mikrop salgın hastalıkları
başlatmış,
9- Küçük bir şüphe mutluluğu yıkmış,
10- Küçük bir kusur kumaşı ucuzlatmış,
11- Küçük bir kibir ahireti kaybettirmiş,
12- Yanlış bir adım projeleri alt üst etmiş,
13- Küçük bir ihmal fırsatları kaçırmış,
14- Küçük bir söz kavgayı başlatmış,
15- Küçük bir kıvılcım yangın çıkarmış,
16- Küçük bir ağız kokusu insanları
kendisinden uzaklaştırmış,
17- Küçük bir aşk görmez ve duymaz etmiş,
18- Küçük bir menfaat gözden düşürmüş,
19- Küçük bir bulut güneşe perde olmuş,
20- Küçük bir israf serveti götürmüş,
21- Küçük bir kabalık yalnızlığa itmiş,
22- Küçük bir hakaret cinayet işletmiş,
23- Küçük bir erteleme işleri zorlaştırmış,
24- Küçük bir hareket isyanları başlatmış,
25- Küçük bir ırkçılık büyük ayrılıklar
başlatmıştır.
26- Büyük bir sevgiyi küçük bir suçlama
bitirebiliyor.
Demek ki her şey
küçük bir şeyle başlıyor ve sonucu etkiliyor. Öyleyse ömrü iyi kullanırsak hiçte
kısa olmadığını görürüz.
Böylece küçük
şeylerin etkileri daha işin başında sonucu etkilediği anlaşılmaktadır. Bu
bakımdan az bir amel devamlı olduğu müddetçe çok başarılara neden olmaktadır.
Küçük bir sevgi, saygı, ilgi, hediye, sabır, mücadele, ışık vs sonucu daima
değiştirmiştir.
Çünkü her şey
akıyor. Bu nedenle bir ırmakta iki kere yıkanamazsınız.
Her şey dünkü
değil, bu gün bir nevi yenidir. Dünden bu güne değişmiştir.
Değişmeyen tek
şey değişmektir.
Dikkat edersek;
su durdukça kokar, ağaç çürür, demir paslanır, toplum da çözülür. Yaşaması için
hareket, değişme veya gelişme şarttır. Bu değişmeler zamanla olguları
oluşturarak toplumları değiştirir. Örneğin, Hz. Peygamberimizin Hicreti, Fransız
ve Rus devrimleri, Dünya savaşları, yazı ve kıyafet devrimleri veya benzer
olaylar toplumlara yeniden yön vermiştir. Bu da küçük küçük olaylarla başlamış
ve büyümüş sel gibi yeni yeni şekillenmelere temel olmuştur.
Geleceği
değiştirmenin de yolu az da olsa dümene dokununca yön değiştirmesi gibi olaylara
etki edebilmekle geleceğin oluşumunda Allah’ın izniyle etki yapacaktır. Çünkü
bazı uzun yolculuklar bile küçük adımlarla başlamış ve bitmiştir. Dinsiz bir
toplum isteyen Demir Perde Ülkeleri az da olsa Kur’an eğitimine müsaade
etmemişlerdir. Buna karşı gelecekte İslam’ın zaferini istiyorsak nesli mutlaka
Kur’an eğitiminden geçirmek gerekir. Çünkü aynı sebepler aynı sonuçları doğurur.
Sonuç olarak:
1.
Hiçbir konuda elimden geleni yaptım dememeli, çalışmaya devam
etmeli, yeter demek bir kaçış ve mağlubiyeti seyrediştir.
2.
Küçük bir sinyal bile karanlığı yarıyor da küçük bir fare koca
depoyu bitirebiliyor da niçin çalışma yerini bulmasın?
3.
Tohumlar görevini yapıyor eleştiriyi duymuyorlar bile.
4.
Meyvedeki leke çürümenin işaretleri ise toplumdaki ayrılıklar
da gelecekteki büyük felaketlerin habercileri oluyor.
5.
Dikenler dikilmeden ürüyorlar ama meyveleri dikmek gerekiyor.
6.
Uçak gemilerinin pervanelerini küçük damlaların birliği
döndürüyor.
7.
Pense ve tornavidada eğer akıl olsaydı en çok kendilerini
yerine koyanı severdi. Bu nedenle insanlar da kendine değer vereni ve bir
yerlere oturtanı severler.
8.
Küçük şeylerin önemi de hassas ve dar zamanlarda
anlaşılmaktadır.
9.
Mıknatıs demir tozlarını çekmekte, dünya da zayıf insanları
kendine çekmektedir. Ama mıknatıs olursa pusula kıbleyi gösterememektedir.
10.
İnsanlar da saf bir inanca (ihlâsa) ulaşmadıkça yani küçücük
bir şirk dahi varsa Allah’a ulaşamamaktadırlar.
11.
Bu nedenle küçük kusurlar büyük dostlukları engellememelidir.
Küçük bir şirke takılıp da büyük başarıları ve mutluluğu kaybetmemelidir.