İSLAMİ
HİZMETLERİNİZDE GEVŞEYİP TEHLİKEYE GİTMEYİN
Tevbe 32-
Onlar Allah'ın nurunu ağızları ile söndürmek
istiyorlar. Oysa Allah, kâfirlerin hoşuna gitmese de, nurunu
kesinlikle tamama erdirmekte kararlıdır.
Ali İmran 176-
Küfürde yarışanlar seni üzmesin.
Onlar, Allah'a hiç bir şekilde zarar veremezler.
Allah onlara ahirette bir pay vermemek istiyor. Onlar için büyük bir azap
vardır. 177- İman karşılığında inkârı
satın alanlar Allah'a hiç bir zarar veremezler.
Onlar için acı bir azap vardır.
Yunus 65-
Habibim, onların lafları seni üzmesin.
Çünkü şan ve şeref bütünüyle Allah'ındır.
O her şeyi işitiyor, hepsini görüyor.
Ali İmran 196-
Kâfirlerin ( zevk içinde ) diyar diyar gezinmeleri sakın seni aldatmasın.
197- Bu, az
bir geçimliktir. Sonra onların varacakları yer cehennemdir. Ne kötü
bir yataktır orası!
Furkan 52-
( Mademki yalnız seni gönderdik ) Öyleyse kâfirlere
boyun eğme ve bununla (Kur'an ile) onlara karşı olanca gücünle büyük bir
savaş ver!
Bakara 195-
Allah yolunda mal harcayın da kendinizi ellerinizle
tehlikeye bırakmayın ve güzel hareket edin. Çünkü Allah güzellik ve
iyilik edenleri sever.
Ali İmran 139-
Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız,
muhakkak üstün olan sizsinizdir.
Kasas 5-
Biz ise istiyorduk ki, o yerde güçsüz düşürülenlere
lütufta bulunalım, onları önderler yapalım, onlara ( ötekilerin )
yerini aldıralım.
Ali İmran 142-
Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri
belli etmeden, sabredenleri ortaya
çıkarmadan cennete girivereceğinizi mi sandınız?
Ali İmran 200- Ey iman edenler!
Sabredin, düşmanlarınıza karşı sebat gösterin,
nöbet bekleşin, Allah’tan gereğince korkun ki, kurtuluşa eresiniz.
Bakara 216-
Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez.
Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız;
oysaki o sizin için bir hayırdır. Yine
olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür.
Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Saf 4-
Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf
bağlayarak savaşanları sever.
Tevbe 24-
Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız,
akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz
ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size
Allah ve Resulünden ve
Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise
artık Allah'ın emri ( gazabı ) gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle
fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez.
Tevbe 38- Ey
iman edenler! Size ne oldu ki " Allah yolunda cihada çıkın " denilince olduğunuz
yere yığılıp kaldınız. Yoksa ahiretten
vazgeçip dünya hayatına razı mı oldunuz? Fakat dünya hayatının zevki
ahiretin yanında ancak pek az bir şeydir. 39-
Eğer topluca savaşa katılmazsanız, O sizi acı bir
azaba uğratır ve yerinize başka bir kavmi getirir
ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz. Allah'ın her şeye gücü yeter.
Tevbe 44-
Allah'a ve ahiret gününe inananlar,
mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi görev bildiklerinden ( zaten geri kalmak
için ) senden izin istemezler. Allah o
muttakilerin kimler olduğunu bilir.
Bakara 193-
Hem bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah'ın oluncaya
kadar onlarla çarpışın. Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere
karşıdır.
Tevbe 29-
Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde ne
Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram
tanımayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden
cizye verecekleri hale gelinceye kadar savaş yapın.
Tevbe 111-
Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını,
kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır.
Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve
öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur’an’da da
Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir.
Allah’tan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş
ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur.
Hucurat 15-
Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye
düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla
savaşanlardır. İşte doğrular ( sadıklar ) ancak onlardır.
Muhammed 7-
Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım
ederseniz Allah da size yardım eder ve
ayaklarınızı sabit tutar.
Ali İmran 146- Nice peygamberler vardı ki,
kendileriyle beraber birçok Allah dostları
çarpıştılar; Allah yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler, zaafa
düşmediler, boyun eğmediler. Allah
sabredenleri sever. 147- Onların
sözleri ancak: Rabbimiz!
Bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki
taşkınlıklarımızı bağışla ve ( yolunda ) ayaklarımızı diret, Kâfirler güruhuna
karşı da bize yardım et! demekten ibaretti.
148- Allah da onlara hem dünya nimetini, hem
de ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah güzel davrananları sever.
Ebu Hureyre (r.a)’ den
Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Kim savaş
yapmadan ve cihada gitmeyi gönlünden geçirmeyerek ölürse bir nevi münafık (
sıfatlarından birini taşıyor ) olarak ölür.
(Müslim)
Abdurrahman b. Cübeyr (r.a)’ den
Peygamber (sav) şöyle buyurdu: Allah yolunda
iki ayağı toza bulanan kula ( cehennem ateşi çarpmaz ).
(Buhari)