FİTNE VE
FESATÇILIKTAN KAÇINMA GEREĞİ
Ankebut 36- Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik ve
Şuayb: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe ümit bağlayın,
yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın!
dedi. 37- Fakat onu yalancılıkla
itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz
üstü çöke kaldılar.
Şuara 151- Aranızdaki azıtmışların
emirlerine uymayınız. 152-
Onlar yeryüzünde kargaşa çıkarırlar, hiçbir bozukluğu
düzeltmezler.
Bakara 11- Hem onlara
" Yeryüzünde fesat çıkarmayın " denildiğinde
" Biz ancak ıslah edicileriz " derler.
12- İyi bilin ki,
onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat
anlamazlar.
Şuara 183-
Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde
bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.
Maide 64-
Yahudiler, " Allah'ın eli çok sıkıdır "
dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete
uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun,
Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz,
onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır.
Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu
söndürmüştür.
Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar.
Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.
Kasas 77-
Allah'ın sana verdiğinden ( O'nun yolunda harcayarak ) ahiret yurdunu gözet, ama
dünyadan da nasibini unutma! Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ( insanlara
) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama.
Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.
Kasas 83-
İşte ahiret yurdu ( cenneti )! Biz onu yeryüzünde
böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. ( En
güzel ) akıbet, takva sahiplerinindir.
Bakara 60-
Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de " asanla taşa vur! "
demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım insan kendi
su alacağı yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin ve
için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.
Bakara 204- İnsanlardan kimi de vardır ki,
dünya hayatı hakkındaki sözleri senin hoşuna gider ve o kalbindekine Allah'ı
şahit tutar. Hâlbuki O, İslâm düşmanlarının en
yamanıdır. 205-
İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak,
ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu
sevmez.
Bakara
191- Onları nerede yakalarsanız öldürün ve
sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O
fitne, öldürmeden daha şiddetlidir.
Yalnız Mescid-i Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla
savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâfirlerin
cezası böyledir.
Bakara 217-
Ey Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmaktan soruyorlar. De ki: O
ayda savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak,
O'nu inkâr etmek, insanları Mescid-i Haram'dan menetmek ve halkını oradan
çıkarmak, Allah yanında daha büyük bir günahtır ve
fitne, öldürmekten daha büyük bir vebaldir.
Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek
için sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de her
kim, dininden döner ve kâfir olarak can verirse artık onların bütün amelleri,
dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. İşte onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada
ebedi olarak kalacaklardır.
A’raf 56-
Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk
yapmayın. O'na, korkarak ve rahmetini
umarak dua edin. Muhakkak ki
Allah'ın rahmeti, iyilik edenlere yakındır.
A’raf 74-
Düşünün ki ( Allah ) Ad’dan sonra sizi hükümdarlar kıldı. Ve yeryüzünde sizi
yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler
yontuyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın
da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın.
Maide 77- De ki: Ey Kitap Ehli, dininiz
konusunda gerçeğe aykırı aşırılıklara kapılmayınız, sizden önceki dönemlerde
sapıtmış, birçoklarını saptırmış ve düz yolu şaşırmış
kimselerin keyfi arzularına uymayınız. 78-
İsrailoğullarının kâfirleri, Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın dilinden
lanetlenmiştir. Bu lânetlenmelerinin sebebi,
onların Allah'a karşı gelmeleri ve O'nun sınırlarını çiğnemeleri idi
79- Onlar
işledikleri kötülüklerden birbirlerini sakındırmazlardı. Ne kadar
kötü şeydi yaptıkları!
En’am 159-
Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir
ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra ( Allah ) onlara
yaptıklarını haber verecektir.
Neml 34- Kraliçe ( Belkıs ) dedi ki:
Hükümdarlar bir ülkeye ayak bastıklarında oranın düzenini alt-üst ederler ve
halkının seçkinlerini hor ve itibarsız duruma
düşürürler. Onlar hep böyle yaparlar.
Not: Bu ayetlere bakarak fitneden kaçmalı ve
İslam’ ın zaferi için barış ortamını oluşturmalı varsa da korumalıdır.
Nisa 128- …
Anlaşma ( barış ) her zaman hayırlıdır.
Nefisler cimriliğe, bencilliğe eğilimlidirler.
Eğer iyi davranır, Allah'tan korkarsanız, hiç şüphesiz Allah yaptıklarınızdan
haberdardır.
FİTNENİN ARKA PLANI
Fitne; imtihan,
musibet, bela anlamına gelir.
İslam’a karşı tüm
ideolojiler ve İslam’ın aleyhine olan insanlar veya bozucu ortamlar, insanları
bozdukları için fitne görevi yaparlar.
Zamanla alışılan
en bozuk ortamda bile “ Aman fitne çıkmasın! ” diye gerçeği saklamak bir başka
fitnedir.
Ayrıca;
a- Haksızlık karşısında susmak,
b- Toplumda müstehcenliği ve
şehvetperestliği tahrik etmek,
c- Aşırı şekilde dünya, mal, makam hırsı ve
evlat sevgisini amaç haline getirmek,
d- Allah’ın emir ve yasaklarını hiçe almak
birer fitnedir.
Nahl 36 da “
Allah’a itaat edin tağuta tapmaktan sakının ” buyrulmasına rağmen,
a- Tağuta kulluk ve kölelik yapmak veya
uzlaşmak,
b- Haramdan gelen gelirlerle geçinmek,
c- Cihat ruhundan uzak yaşamak,
d- İslam kardeşliğine zarar veren politika
yapmak, ırkçılık ve küfrü taklit etmek,
e- Toplumsal çözülmeye zemin hazırlamak
birer fitnedir.
Bu fitneleri
sürdürenlere Kıyamet gününde Zariyat 14 de
bildirildiği gibi “ Onlara: Tadın inkârınızın (
fitnenizin ) cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur!
" denilecektir.
Gerçek Müslüman
elinden ve dilinden zarar gelmeyen kimsedir. Bunun bozulmuş şekli ise
anarşistliktir. Zarar verdikçe zevk duyar. Hâlbuki insanların iyisi insanlara
faydalı olandır.
Suyun akışı gibi
toplumun da bir akışı vardır. Marifet bunu bozmamaktır.
İslam, daima
barışı, fitne ve fesat ise sinek üreten bataklığı sembolize eder.
Hümanizm adına;
a- İnsan hakları veya dini kullanarak
menfaat sağlamak,
b- İçten içe bölücülük yapmak,
c- Müslümanları zor duruma düşürmek aslında
birer insanlık suçu işlemektir.
İslam tarihinde
Haricilik, Batı’da da Ortodoks mantığı ibadet adına cinayet işlemeyi kahramanlık
saymıştır. Krallıklar genellikle gurur ve kibirle şeytan gibi fitne ve fesadın
gelenekleşmesinde rol oynamıştır. Hâlbuki İslam yayıldıkça barış da yayılırken,
adaletsizlik zulüm ve engeller arttıkça, denize düşenin yılana sarıldığı gibi
insanlarda batıla sarılmışladır.
Kabe’ de Hacerül
Esvet’e el sürmenin temelinde Hz. Peygamberimizin kabileler arasında barışı
sağladığını bilerek biz de elimizi uzattığımız gibi, İslam’a hizmet edenleri
eleştirerek, suçlayarak, düşmanlıkla ayakta kalma mücadelesi verme yerine; iyi
ve güzeli takdir ederek, kendi kusurlarımızı düzelterek, peygamber sevgisinde
birleşerek, Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmalıyız.
Çağdaşlık adına
hakka karşı gelmek, insan ve işçi hakları adına milletin malına tahribat
yapmakla görünüşte halka gülseler de örtülü olarak ayrılığı sürdürmekle hepsi
birer fitne kaynağı olmaktadırlar.
Kur’an ve Hadis’i
birlikte almayanlar, hadis ve hak mezheplere düşmanlık yapanlar, tarihte ve
günümüzde fitne tohumu ekmeye devam etmektedirler.
Müslüman her
hareketi ile takdir toplamalıdır. Fakat nahoş hareketleri ile “ Ne biçim bir
Müslüman ” dedirtiyorsa yine bir fitne görevi yapmaktadır.
Sonuç olarak:
İki müslüman bazı
fikir farklılıklarını temele alarak birbiri ile konuşurken birbirinin
varlığından sıkıntı duyarak kaynaşamıyor ve birbirine ikiyüzlü davranıyorsa
İslam kardeşliğini içselleştiremedikleri için fitne devam ediyor demektir.
Bundan da Allah’a sığınılmalıdır.