ANNELER
GÜNÜ HATIRASINA
Aile içi
ve akraba sorumlulukları
Ebeveynin Sorumluluğu
Tahrim 6-
Ey inananlar!
Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.
Onun başında, iri
gövdeli, haşin, Allah'ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve
emredildiklerini yapan melekler vardır.
Hiçbir anne baba çocuğunu cehennem yolculuğuna
terk edemez. İbadet ihmallerine göz yumarak eğer terk edebiliyorsa cehalet ve
günahlar nedeniyle merhamet duygusu ölmektedir.
Nahl 90-
Şüphesiz ki Allah,
size adaleti, iyilik yapmayı ve yakınlara bakmayı emreder;
hayâsızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan nehyeder. Öğüt almanız için size böyle
öğüt verir.
Her müslüman adaletli olmaya, iyilik yapmaya ve
yakınlarına yardımcı olmaya çalışmalı, hayâsızlığa ve azgınlığa karşı da
mücadele etmelidir.
Ebeveynler sorumluluklarını yerine getirmezlerse
bu gaflet acı günlerin habercisi demektir. Zira aşağıdaki ayete bakarsak:
Şura 45-
Yine onları; aşağılıktan, başlarını öne eğmiş vaziyette ateşe sunulurlarken göz
ucuyla gizli gizli bakarken görürsün. İnananlar da:
İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü
kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır, derler. Bakın,
gerçekten zalimler sürekli bir azap içindedirler.
Telafisi mümkün olmayan bu acılarla karşı karşıya
gelmemek için şimdiden tedbir alınmalıdır.
Evlatların Sorumluluğu
Nisa 36-
Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra
anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba
olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara,
sahip olduğunuz kölelere iyilik edin.
Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.
Bu sayılanlara Allah için iyilik yapmalı ama hiç
birinin sevgisini Allah ve Resulünün önüne geçirmemelidir.
Bakara 83-
Hani bir vakitler İsrail oğulları’ndan şöylece misak (kesin bir söz) almıştık:
Allah’tan başkasına tapmayacaksınız, ana-babaya
iyilik, yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız,
insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekâtı vereceksiniz.
Sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden
döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz.
Hiçbir müslüman, şahadet getirdiği halde Yahudiler
gibi sözünden dönmemelidir. Dönmek bir nevi neslinin de dönmesine öncülük
yapmaktır.
Mademki inandık öyleyse sözünden dönenlere
benzememeye çalışmalıyız.
Ankebut 8-
Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye
etmişizdir. Eğer onlar seni, hakkında
bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa,
onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak
banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.
Şirke çağırması hariç ister inansın ister
inanmasın ebeveyn ile makul olan her konuda en iyi şekilde geçineceğiz.
Ahkaf 15-
Biz insana ana ve babasına iyilik yapmayı tavsiye ettik. Anası onu zahmetle
karnında taşıdı ve zahmetle doğurdu. Onun ana karnında taşınması ile sütten
kesilme süresi otuz aydır. Nihayet insan olgunluk
çağına ulaşıp, kırk yaşına geldiğinde der ki:
Ey Rabbim! Bana ve ana babama ihsan ettiğin
nimetlerine şükretmemi ve senin hoşnut olacağın
salih amel işlememi ilham et. Benim neslimden
gelenleri de salih kimseler kıl. Doğrusu
ben tevbe edip sana yöneldim ve ben gerçekten Müslümanlardanım.
Dikkat edersek insan, olgunlaştıkça ebeveyne
saygısı artmaktadır.
Lokman 14-
Gerçi biz insana, anasına ve babasına itaati de tavsiye ettik. Anası onu
zayıflık üstüne zayıflıkla taşıdı. Onun sütten ayrılması da iki yıl içindedir.
(Biz insana):
Bana, anana ve babana şükret (itaat et) diye de
tavsiye ettik. Dönüş, ancak banadır.
Paha biçilmez bir zahmetle büyütülen bir insan
yalnız Allah’a kulluk yapmak ve hamd etmekle anlam kazanır yoksa dünyasını
ucuzlatmış ahiretini de yakmış olur.
En’am 151-
De ki: Rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım;
O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın,
ana babaya iyilik edin,
fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin,
sizin de onların da rızkını biz veriyoruz.
Kötülüklerin açığına da, gizlisine de
yaklaşmayın. Haksız yere Allah'ın haram
kıldığı cana kıymayın. Düşünesiniz diye Allah size bunları emretti.
İsra 23-
Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, anne ve babaya
iyilik edin. Onlardan biri veya her ikisi senin
yanında yaşlanırsa, sakın onlara " öf "
bile deme ve onları azarlama. İkisine
de tatlı ve güzel söz söyle. 24-
İkisine de acıyarak tevazu kanatlarını indir. Ve
şöyle de: Ey Rabbim! Onların beni
küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et.
Anne veya babaya ulaşıp onların rızasını ve
duasını alamamak, onların bu dünyadan kırgın olarak gitmesine sebep olmak, insan
için büyük bir bedbahtlıktır.
Her ebeveyn hem görevini yapmalı, hem gelecek
nesline hem de ecdadına duasını eksik etmemelidir.
İbrahim 40-
Ey Rabbim! Beni ve soyumdan
gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle!
Ey Rabbimiz!
Duamı kabul et! 41-
Ey Rabbimiz!
Herkesin hesaba çekileceği günde beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!
Her müslüman bu bilinçte yaşamalı ve bu duayı asla
eksik etmemelidir.
Bu ayetin doğrultusunda biz müminler her namazda
selamdan önce anne - baba ve müminlere dua ederken, Batı anlayışı ise senede bir
günü anneler gününe, bir günü de babalar gününe ayırmaktadır.
Kur’an’da ve sünnette tekrar tekrar anne ve babaya
iyilik, hürmet ve saygının emredilmesi konunun ne kadar çok önemli olduğuna bir
işarettir.
ANNELER
GÜNÜ
Anneler günü Amerika’nın Philadelphia Eyaletinde
bir köyde Anna Jarvis 9 Mayıs 1906’ da annesini de kaybedip öksüz kalması ve bir
yıl arkadaşlarının ilgisine rağmen annenin yerini hiçbir arkadaşın
dolduramadığını anlar ve söyler. Annesinin ölüm yıl dönümünde arkadaşlarına
“Senenin bir gününü annelerin fedakârlıkları ile ilgili anılara ayıralım”
diyerek bunu belediye başkanlarına ve mahalli yazarlara bildirerek kampanya
başlatır.
1908 yılında tüm Amerika’da kutlanmaya başlanır.
Buradan da tüm dünyaya yayılır. Anna Jarvis 1948’ de öldüğü zaman 43 ülkede
kutlanmıştır.
Türkiye de 1955’ de kutlanmaya başlanmıştır. İlk
kutlamada Nene Hatun’un Erzurum Savunmasındaki kahramanlıklarının anısına yılın
annesi seçilmiştir.
O günden beri anne sevgisi, anne yüreği, anne
fedakârlıkları ve anneye karşı yapılması gereken görevler irdelenmektedir.
Genellikle anneler, bugünde bir buket çiçekle veya
çeşitli hediyelerle ve elinin öpülmesi ile hatırlanmaktadır.
Hâlbuki anne iyi okunması ve anlaşılması gereken
bir kitaptır, vatan gibi kutsal bir varlıktır, ailede ilk eğitimcidir, ailede
dili ilk öğretendir, eşine ve çocuklarına adeta oksijen görevi yapandır, topluma
uyumu başlatandır. Ayrıca insanlığı, arkadaşlığı, saygıyı, hoşgörüyü, sabrı vs.
öğreten bir eğitimcidir.
Hiçbir süs, kadını anne sevgisi kadar
güzelleştiremez.
Bir ulusun istikbali aslında annelerin elindedir.
Zira dünyayı güneş, evi de anne aydınlatır.
Anne bir sanatçı ise eseri yavrusudur.
Anne erdemi ile yalnız evinin değil milletin
annesi olmalıdır. Çünkü anne kalbi çocuğun okuludur.
Anne sevgisi karşılıksız bir sevgidir. Onun
sevgisi denize benzer ki hiç bitmez. Kötülük görse bile kötülük gördüğü
yavrusuna kötülüğü reva göremez.
Sorumluluklarını mecburen değil severek ve annelik
görevi olarak yapar.
Annelik evladın zihninde bir sahne olarak ömür
boyu yaşar.
Annelik hizmeti manevi bir aşk olayıdır.
Annelik sevgisi ruh sağlığı için bir ilaçtır. Bu
yakınlığı hiçbir menfaatle değiştirmemelidir.
Annelik dürtüsü Allah’ın Rab ismi ve Rahman ve
Rahim sıfatlarının tecellisi ile yoğrulmuştur.
Örneğin ana yüreği öyle bir yürek ki çocuğunun eli
kanasa onun yüreği kanar, derisi ürperir ve gözleri yaşarır, bu yürek, çocuğu
açsa açlık duyar, bu yürek, çocuğu hasta ise kendini hasta hisseder, bu yürek,
çocuğu gurbete giderse ağlar, böyle içten ve karşılıksız seven insana nasıl
saygısızlık yapılabilir. Bu donanımlı yürek anlaşıldığı gün değil bölge barışı
azda olsa belki dünya barışı bile gerçekleşebilir.
Hayvanlar âleminde; doğum yapan her hayvan
yavrusundan ayrılmıyor, etrafında sürekli dönerek nöbet tutuyor, kalkmasına
yardım ediyor, yavrusunu kokluyor, yavrusunun yanına tehlikeli hiçbir hayvanı
yaklaştırmadığı görülüyor.
Bazı örnek anneler
1-
Müslümanların annesi Hz. Hatice de vahyin ilk yıllarındaki ve en zor şartlardaki
tüm fedakârlığı yanında yine tüm malını İslam’ın yayılmasına harcamasıyla
kalplere taht kurmuştur.
2- Fedakâr
Filistinli bir anne, İsrailli askerlerin arasında eli ve gözü bağlı yavrusunu
defalarca kokluyor, öpüyor ve gözyaşları içinde zalim düşmanın vicdanına
çocuğunu istemeyerek terk etmek zorunda kalıyor.
3- Kurtuluş
savaşında mermi taşıyan bir anne, mermileri ıslatmamak için çocuğunun
battaniyesini mermilere, çocuğunu da otlara sarıyor. Bir müddet sonra çocuğunun
donarak öldüğünü görüyor ama o mücadeleden de geri kalmıyor.
4- 1915
Söğütte tren garında Mehmet oğlu Hüseyin in abideleşmiş yaşlı annesi oğlunu
Çanakkale’ye gönderirken “Yiğit Hüseyin’im, son yongam baban Dimetoka’da, dayın
Şipka’da, ağaların Çanakkale’de şehit oldular. Sende git şehit ol, sütüm helal
olsun, yeter ki minarelerde ezan susmasın ve kandiller sönmesin. Eğer ölmezde
dönersen Şipga’ya uğra dayının mezarına bir fatiha oku diyen gözü yaşlı anaların
iman ve ruh yapısının yansımasıdır. Ne mutlu bu ruhu kavrayabilene. Anneler
gününde bunlar mutlaka hatırlanmalıdır.
Anneler gününü Batılılar yapıyor diye yapmak,
kutlamış olmak için kutlamak yetmez. Gerçekçi olarak kutlanmalıdır.
İslam sevgi ve saygıyı ilk üç defa anneye
dördüncüde babaya emretmekle ve cennetin annelerin ayağı altında olduğunu yani
onun gönül rızasının alınması gerektiğini bildirmekle, İslam’ın anneye verdiği
değeri hiçbir eğitim ve kültür verememiştir.
Çocuklar büyürken, güçlenirken, ebeveynler
yaşlanır güç bakımından zayıflar, yüzleri buruşur.
Buna rağmen çocuklarıyla teselli bulurlar, çocuklarının acısını görmek
istemezler ama çocuklarının acısını görmeseler de yüreklerinde duymaktadırlar.
Zira kadınlar zayıf olsa da Anne sevgisi güçlüdür.
Dikkat edersek anne;
1- Çocuğunu
önce karnında, sonra kollarında, ömür boyu da kalbinde yaşatır.
2- Her
şeyini feda eder. Çünkü sevmek, vermek veya bedel ödemektir.
3- Mum gibi
bir yandan tükenirken diğer yandan aydınlatır.
4- Çünkü
anne, rüzgârlara karşı gemileri koruyan liman gibi çocuğunu korur.
5- Bu
şefkate karşı bir an olsun öf bile demek en büyük nankörlüktür.
6- Bu
bakımdan anne çok iyi okunmalıdır.
Cehalet rüzgârına kapılarak kıyafeti ile tahrik
eden ve sözleri ile İslam’a düşmanlık kusan analara da Allah’tan hidayet
dilemelidir.
Gecelerini Kur’an okuyarak, araştırarak ve secdeye
kapanarak, gündüzlerini de iyiliği yaymaya ve kötülüğü engellemeye çalışarak
geçiren annelere de selam ve bereket dilemelidir.
Yıllardır şer odakları, annelik öz ve değerini
saldırıları ile tahrip ederek, birçok kadını evinden ve çocuğundan
uzaklaştırmaktadırlar. Anneliği öldürdükçe, bir günlük anneler günü ile söz veya
gösterişle kapatmaya çalışmaktadırlar.
Kur’an kapatılıp raflara kaldırıldıkça, kadınlar
açıldıkça, anneliğin şefkat hazinesi fakirleşmektedir.
Sırtlandan farksız olmuş her namus düşmanı veya
tüccarı, pençesine düşürdüğü bir kızla ne acı ki anne namzetinin yüreğinden hayâ
damarını sökmektedir.
Bu cehalet şehvet, asimilasyon ve merhametsizlik
yangınlarından ilk kurtarılması gereken anne namzetleri ve annelik yüreğidir. Bu
yürek Akif’in dediği gibi “Nerede kanayan bir yara
görsem, Taa yürekten yanar ciğerim. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar
kaldırırım” ifadesindeki ruhtur.
Bu da Kur’an aramıza girdikçe sayfaları açıldıkça
müstehcenlik gidebilir ve şer odakları da inşallah kapanabilir. Böylece daha
anlamlı ve devamlı anneler günü olur.
Çünkü cennete giden yolların birinin de annenin
rızasından geçtiğini iyi öğrenmiş ve yaşamış olan Veysel Karani gibi inşallah
bilinecektir.
Sonuç olarak
Akif’in Çanakkale şehitleri için söylediği şiirinden
“Sana dar gelmeyecek
makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni
tarihe desem sığmazsın”
Yine
“Tüllenen mağribi
akşamları sarsam da yarana
Yine bir şey
yapabildim diyemem hatırana”
mısralarını aynen mücahide ve fedakar anneler için
de söylesek yeridir.