ÇOCUKLARLA İLETİŞİM
İletişim karşılıklı bir alışveriş ve mesajlaşmadır
Bu iletişim doğum öncesinde başlar.
Çocuğa önem vermek, sevgi ve şefkat duymak, en iyi
şekilde yetiştirmek için hazırlanmak duygusal bir iletişimdir.
Doğumla birlikte çocuğa yakınlık duymak, sevgi
dolu bakış ve sözlerle konuşmak, çocuğun bilinçaltını güzelliklerle doldurur.
Eğer öfkeli ve usanç ifadeleri kullanılırsa daha onu ilk günlerinde
bezginleştirir.
Çocukla ilgilenirken başka işlerle uğraşmamalı,
süt, su ve sevgiyi
iç içe sunmalı, onun bakışlarına sevgi ile karşılık vermeli, zamanla
konuşmalarına önce hım… diye baş sallamalı sonra anlıyorum demelidir.
Çocuğa sürekli güler yüz, güven ve fırsat vererek
sevdiğimizi yansıtmalıyız.
Çocuk kalabalıkta sosyalleşir.
Zaman zaman “Sana yardım için ne yapabilirim?”
sorusu onu rahatlatır.
“Sen” değil “Biz” dilini kullanmalıdır.
Onu kıracak zehirli sözler söylenmemelidir. “Ne
anlamaz insansın, bin kere söyledim” gibi tavırlar asla takınılmamalıdır.
Çocuğa karşı “Müsait değilim!” kelimesini
kullanmamalıdır.
İletişimi başlatmak için zaman zaman sorular
sorulmalıdır. Onun açısından olayları değerlendirmeli ve sözünü kesmemelidir.
Ebeveynler Çocuğu; Kuran, namaz ve Orucu ile
tebrik etmeli, dini içerikli hediye verilmeli, baskı ile ikiyüzlülüğe itmemeli,
Hep “Allah çarpar, yakar, taş atar” önceliğine değil de verdiği nimetleri
sayarak Allah’ın sevdiğini… Bizim de şükretmemizin gereğini her fırsatta
hatırlatmalıdır.
Çocuğu savunmaya itmemeli, ona kızgın görünmemeli,
fikirlerini basit görmemeli, onunla polemiğe girmemeli, onun duygularına
yoğunlaşmalı, bizden ne beklediğini sezmeli, daima cesaret vermeli, kararları
ona bırakmalıdır.
Ona çok konuşmaktansa onu çok dinlemeli, onun
problemlerini önemsemeli, önyargı ile hareket etmemeli, ona sabırlı ve iyi örnek
olmaya çalışılmalıdır.
Ona karşı doğal davranılmalı, onu bir türlü anlaşılamıyorum
dedirtecek ve hırçınlaştıracak tavra asla girmemeli, onun duygularını
bastırmamalı, onu tartışma ortamına itmemeli, empati (duygudaşlık) kurarak
hareket etmelidir.
Biz üşüyoruz diye onu da kalın giydirmeye
zorlamamalı, oyuncağını misafir çocuğa zorla “ver” diye ısrar etmemeli ve
vermediyse de “vermedi” diye suçlamamalı,
Misafir gelince güzel yemek yapmak veya güzel
yemek yapınca misafir mi gelecek? diye bir intibaya sokmamalıdır.
Onu misillemeye itmemeli, tehdit etmemeli,
gücenmişlik tavrı göstermemeli, zamansız ve yüksek sesle ahlak dersi vermemeli,
“Kim demiş be!” tavrına sokmamalı, onu beceriksizliğe ve acizliğe düşürecek
emirler vermemeli, “Amma tembelsin veya çirkinsin” gibi yargılamalar yapmamalı,
“Ben kötüyüm ama sen de iyi değilmişsin” dedirtecek ortam oluşturmamalıdır.
Aşırı kötüleme veya aşırı övme yapmamalı, gülünç
duruma düşürmemeli, “sen bir Süpermensin” veya “geri zekâlısın” gibi sözleri
kullanmamalı, “sen şunu mu demek istiyorsun” gibi kıstırıcı tavra girmemeli, içe
kapanık olmaması için de kesinlikle alay etmemelidir.
Özellikle hoşlanmayacağı yönlendirme veya yersiz
emir ve gözdağı vermemelidir
Çocuğa senden daha iyisini beklerdim veya suçlama,
lakap takma, önyargılı yorum, sınama (çapraz sorgulama), vaadinden dönme,
oyalama, konuyu saptırma gibi tavırlara girme onu olumsuz bir iletişime iter.
Genellikle kabul görüntüsü, dürüstlük, katılımlı
dinleme ve özetleme, onaylama, büyük insan gibi kabul etme, onun hoşuna giden
şeyleri unutmadığımızı göstermek, duygularına ortak olmak, onu ciddiye almak,
göz teması kurmak, söylediklerini ilginç görmek, anlayışlı bir rehberlik tavrı
takınmak, kendini rahat hissetme ortamı oluşturmak da onunla iletişimi artırır.
Eğer çocuk ailede ve çevrede kendini rahat
hissedemiyorsa içe kapanır, meydan okuyabilir, dikkatini veremez üstelik
saldırabilir. Bu nedenle çocuğa beden ve zihni geliştirecek oyunlar oynatmalı,
küçükse şeker vermeli, az büyüyünce üçe veya beşe kadar sayacağı bir yarışa
itmelidir.
Başarısını puanlamalı ve mükâfatlandırmalı,
davranışlarını daima iyiye yorumlamalı, kıskandırıcı aşırılıklardan kaçınmalı,
istekleri yazılmalı ve yerine getirilmeli ona karşı daima dakik olunmalıdır.
Bir şey öğretiyorsak adeta oyun neşesi ile
öğretmeli, tutarlı olmalı ve destek vermeli, yakınlık hissettirmeli, bıkmadan
yorulmadan sorularına cevap vermelidir.
Çocuklar sevgiye doyurulmalı, kendisine
güvenildiği hissettirmeli, çocuklar arasında eşit davranmalı ve ne kadar dersi
olsa da ev işlerinde duyarlılık öğretilmeli ve sorumluluk yüklemelidir.
Onunla zamanı çok kaliteli olarak geçirmeli, ilgi
ve sevgiden asla kaçınılmamalıdır.
Çocuğa karşı daima pozitifçe bir söz ve davranış
sergilemeli, hep enerji ve ümit vermeli, yüreklendirmeli, stratejik ve basiretli
olması sağlanmalıdır.
Bazen arkadaşlarını davet etmelidir.
Seyredeceği veya dinleyeceği programları ve
oynayacağı oyunları birlikte kararlaştırmalı ve birlikte seyredilmeli, yine
birlikte yemeğe, camiye, maça, kütüphaneye, etkinliklere gitmeli, sorunlarını
çekinmeden açması sağlanmalıdır.
Bazen evde veya topluluk içinde fıkra veya şiir
söyletilmeli, bir yolculuk esnasında yanına kitap koymalı, her gün az da olsa
gününü özetlettirmeli, daha okuma yazma bilmiyorsa resimleri yorumlattırmalı,
bunlar yapılmazsa çocuk içe kapanabilir, işe yaramıyorum ve başarısızım
diyebilir.
Çocuğa işleri emirle değil rica ile yaptırmak onu
daha da mutlu yapacaktır. Çocuğun iletişimi arttıkça suça yönelmesi de
azalacaktır.
Çocuğu en mutlu eden şey ebeveyni ile coşkulu bir
iletişim kurmasıdır.
Çocukla daha iyi iletişim kurmak için onu bir yük
değil Allah’ın bir ihsanı olarak görmelidir.
Onun yaşaması için helalinden süt ve rızık hakkı
olduğu bilinmeli, eşit ve adaletli bir şekilde bakılmalı, ahlaki terbiye
verilmeli, yerinin ve isminin güzel olmasına dikkat etmelidir.
Erkekse sünnet ettirilmeli, ergenlik çağına kadar
çocuklar kesinlikle dövülmemeli, dini ve mesleki bilgiler öğretilmeli, emin
yaşayabilme ve kendini savunabilme sporları yaptırılmalı, velayet ve nesep hakkı
tanınmalı ve vakti gelince de evlendirilmelidir.
Birkaç hadisten
toparlarsak
Buhari, Müslim, Müsned, Ebu Davud ve İbn-i
Mace’nin rivayetlerine göre Hz. Peygamberimiz çocukların toplumla daha kolay
iletişim kurma ve uyum sağlayabilmeleri için onlara;
Karşılamalara, düğün merasimlerine, ziyafetlere
katılma, ayakkabı gözetleme, abdest ibriği taşıma, içecek dağıtımı, sır olan
işleri onlara tevdi etme, mektup taşıma, cemaate başkanlık etme ve nöbetçilik
gibi birçok görevler vermiştir.
Kur’an’a bakarsak
Kehf 46-
Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür.
Baki kalacak olan iyi ameller ise Rabbinin katında sevapça da hayırlıdır, ümit
yönünden de daha hayırlıdır.
Bu ayete göre çocuklarımızı
ne örseleyelim ne de putlaştıralım.
Furkan 74-
(Ve Allah’ın has kulları:) Rabbimiz! Bize gözümüzü
aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine
önder kıl! Derler.
Bu nedenle Müslüman aileler;
1- Öncü
nesil için kendilerini geliştirmeli, çalışmalı ve bir takım maddi idealler
uğuruna çocuk eğitimini ve iletişimini ikinci plana itmemeli,
2- Yalancı
veya ikiyüzlü yapmamak için çok şey beklememeli ama gerekeni de yapmayı teşvik
etmeli,
3- Saygısız
edebilecek kıyaslama ve şartlı sevgiden kaçınmalı,
4-
Saygınlığı yok edecek bakış ve bağırmalardan uzak durmalı,
5- Ailede
ortak tavır oluşturmak için tutarsızlıklardan kaçınmalı,
6- Telafisi
mümkün olmayan sonuçlara itmemek için iletişim kapılarını kapatmamalı,
7- Tüm
dünya değişirken ve insanlar gelişirken sabit fikirliğe saplanmamalı,
8- Tahrik
edici kopukluğa ve kırgınlığa fırsat vermemeli,
9-
Yaptıklarıma değil söylediklerime bak gibi içi boş bir tavra girmemeli,
10- Özel ve
zorunlu ihtiyaçlarını gözden kaçırmamalı,
11- Günlük
inişli çıkışlı hallerini takip etmeli gerekiyorsa merhem olmalı,
12-
Birlikte sportif oyun, eğlence veya ibret verici geziyi ihmal etmemeli,
13- Adam
gibi konuşturma ve dinleme fırsatı vermeli,
14- Evi dar
getirecek terk ettirecek veya intihara teşebbüs ettirecek ceza ve ortam
oluşturmamalıdır.
Sonuç
olarak
1- Hz. Âdem
ve İbrahim hayırlı evlat için dua etmiş, Firavun erkek çocukları kestirmiş,
bugün de Yahudiler ve Batılılar hararetle çocuk sahibi olmaya çalışmakta hatta
doğum yapanı ödüllendirmektedirler.
2- Hz.
Peygamberimiz fasıkların değil de yıldız misali sahabelerine çoğalmalarını ve
kıyamette onlarla övüneceğini buyurmasından dolayı sahabenin izindeki nesli
devam ettirmek için,
3- Koşulsuz
sevgi, ziyaret, hediyeleşme, hatıralarını yaşatma, acı ve mutluluğu paylaşmak,
ikram ve ilgiyi sürdürmek, muhalefet oluşturmamak, başarıyı gölgelememek aksine
başarısını kutlamak, zora ve yorgunluğa itmemek için çocukların sevdiği
konulardan konuşmak, beklentiye cevap vermek, yeni dost kazanırken eskileri de
takviye etmek iletişimin şartlarındandır.
4-
Unutmayalım ki güzel bir iletişim var olmaya ve büyümeye, iletişimsizlik ise saf
dışı olmaya götüren yollardır.
Özetlersek
Çocuk bizden bitmez tükenmez sevgi, eşitlik ve
adalet, merakının giderilmesini, varlığının kabulü, anlayışlılık, arkadaşlık,
sıcak yaklaşım, ciddiye alınmak, rencide değil onura edilmek, takdir görmek ve
ortak davranış bekler.
Biz de
1- Onlarla
gerektiği kadar konuşmalıyız ama onları çok dinlemeliyiz,
2- Yardım
beklemeden iş yapmayı, sevinç ve kedere ortak olmayı, söz ve davranışlarını
iyiye yorumlamayı, başarı sürecini takip edip kutlamayı, prensiplerde tutarlı
olmayı, günlük ve aylık plan uygulamayı, gününü değil geleceğini kurtarmayı,
manevi değerlere saygılı olmayı öğretmelidir.
3- Onlara
sevgi ve cömertliği, bize güvenmeyi, kendisine özgüven kazandırmayı, bilgi ve
meslek sahibi olmasını sağlamalıyız.