İSLAMDA
HER AN SAVAŞ HAZIRLIĞI
Enfal 60-
Siz de gücünüzün yettiği kadar onlara karşı her
çeşitten kuvvet biriktirin ve cihad için atlar hazırlayın ki,
onlarla hem Allah'ın düşmanlarını, hem de kendi
düşmanlarınızı, ayrıca Allah'ın bilip de sizin bilmediğiniz daha başkalarını
korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız onun sevabı size
eksiksiz ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız.
Enfal 16-
Böyle bir günde her kim onlara, tekrar dönüp
çarpışmak için geri çekilmek veya diğer bir safta yeniden mevzilenmek hâlleri
dışında, arkasını dönerse, muhakkak Allah'dan
bir gazaba uğramış olur ve varacağı yer cehennemdir,
orası da ne kötü bir akıbettir.
Nisa 75-
Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz!
bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek
bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder" diye
yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar
ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
Al-i İmran 147-
Onların sözleri ancak: "Rabbimiz! Bizim
günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda)
ayaklarımızı diret, Kâfirler güruhuna karşı da bize yardım et!"
demekten ibaretti. 148- Allah da onlara
hem dünya nimetini, hem de ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah güzel
davrananları sever.
Ahzab 61-
Melun olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve
öldürülürler. 62- Allah'ın
bundan önce geçenler hakkındaki kanunu budur. Ve sen Allah'ın kanununu
değiştirmeye asla çare bulamazsın.
Al-i İmran 173-
İnsanlar onlara: "Düşmanlarınız size karşı ordu
topladı, onlardan korkun." dediklerinde,
bu, onların imanını artırdı ve şöyle dediler: "Allah bize yeter. O ne
güzel vekildir".
Mümtehine 2-
Şayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman
kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardır.
Zaten inkar edivermenizi istemektedirler.
Al-i İmran 118-
Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş
edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten
asla geri kalmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve
düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri ise daha
büyüktür. Düşünürseniz, biz size âyetleri açıkladık.
119- İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, halbuki onlar
sizi sevmezler, siz kitap(lar)ın hepsine inanırsınız, onlarsa sizinle
buluştukları zaman "inandık" derler. Başbaşa
kaldıkları zaman da kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar.
De ki: "kininizle geberin!". Şüphesiz ki Allah göğüslerin (gönüllerin) özünü
bilir. 120-
Size bir iyilik dokunsa fenalarına gider, başınıza
bir kötülük gelse onunla sevinirler. Eğer
sabreder ve Allah'dan gereğince korkarsanız, onların hileleri size hiçbir zarar
vermez; çünkü Allah onları kendi amelleriyle kuşatmıştır.
Bakara 249-
Talut, ordu ile hareket edince dedi ki: "Allah sizi mutlaka bir nehirle imtihan
edecek. Kim ondan içerse, benden değildir. Kim de onu tatmazsa, işte o
bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka (bu kadarına ruhsat vardır)." Derken
içlerinden pek azı hariç, hepsi de varır varmaz ondan içtiler.
Talut ve beraberindeki iman eden kimseler nehri
geçtiklerinde. "Bizim bugün, Calut ile ordusuna
karşı duracak gücümüz yok." dediler. Allah'a
kavuşacaklarına inanıp, bilenler ise şu cevabı verdiler:
"Nice az topluluklar, Allah'ın izniyle nice çok
topluluklara galip gelmişlerdir. Allah, sabırlılarla beraberdir."
250- Calut ve ordusuna karşı savaş meydanına
çıktıkları zaman da şöyle dediler: "Ey Rabbimiz!
Üzerlerimize sabır dök, ayaklarımızı sabit tut ve kâfirler topluluğuna karşı
bize yardım et!"
Enfal 65-
Ey Peygamber! Müminleri cihada teşvik eyle. Eğer
sizden sabredecek yirmi kişi olursa ikiyüze galip gelirler ve eğer sizden yüz
kişi olursa kâfirlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar hakkı
ve akıbeti düşünmeyen anlayışsız bir kavimdirler. 66- Şimdi Allah sizden yükü hafifletti ve sizde bir zaaf
olduğunu bildi. O halde sizden sabredecek yüz
kişi olursa ikiyüz düşmana galip gelirler, sizden bin kişi olursa
Allah'ın izniyle ikibin düşmana galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.
Al-i İmran 111-
(Ey müslümanlar) Yahudiler size eziyet vermekten başka bir zarar veremezler.
Sizinle savaşırlarsa arkalarını dönüp kaçarlar.
Sonra, kendilerine yardım da yapılmaz.