KONUYU OKU
32. BEDEVİLERİN VE MÜNAFIKLARIN PSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİ VE MANTIKİ YAPILARI
Münafıkların Özellikleri
Münafık Mesleği Olan Yalancılık

MÜNAFIK MESLEĞİ OLAN YALANCILIK

 

Nahl 105 / 278- Yalanı ancak Allah'ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar yalancıların ta kendileridir.

 

1) Yalancılık, sağlıksız bir kişilik oluşturmasından ötürü yalan söylemediğimiz gibi diğer insanları da tekrar tekrar soru ve tavırlarımızla yalan söylemeye mecbur bırakmamalıyız. Eğer mecbur bırakıyorsak onlara karşı verilecek doğru cevaplara birkaç örnek verirsek;

Borç isteyen birine bir kimse borç vermek istemiyorsa o kişiye “ Param yok. “ demesindense “ Verecek param yok. “ demesi daha uygundur, 

Niçin geç kaldınız? sorusuna bahane uydurmaktansa “ Ancak gelebildim. “ demesi daha uygundur vs.

 

2) Yalan söz;

      a) Bir bataklık ve şahsiyeti kemiren bir böcek veya zehirli bir kurşun gibidir.

      b) Kötülüklerin ilk basamaklarından biridir.

      c) Yalancılık, hırsızlık ve gurur en kalabalıkta bile insanı yalnız bırakır.

      d) Yalancının genellikle hep kendini vuran bir silahıdır.

      e) Bir defa kazandırsa da binlerce kaybettirir.

      f) Siyah duman bacayı yalan da sahibini karartır.

      g) Yolda sönen bir ışık veya patlayan bir teker gibi hep yolda bırakır.

      h) Güveni sarstığı için iş hayatını ve komşuluk ilişkilerini dahi bitirebilir.

3) Yalanın bazı görüntüleri;

      a) Bahane uydurmak,

      b) Sözden dönmek,

      c) Haksızı desteklemek,

      d) Yalan şahitliği yapmak vs.

 

4) Yalancı Allah’ tan çok insanlardan korkar ve bu nedenle hem çok tanrıcı hem de tantanacıdır.

 

5) Yalan anlaşıldıkça bazen sahibini bunaltır ve işini geriletir. Bu nedenle önce bal gibi tatlı gelse de sonra zehir gibi acılaşır. Bu nedenle ağza bile alınmamalıdır.

 

6) Yalancılık damgasının toplumda her yerden görülen bir levha gibi olduğunu bilmeli, ayrıca sözü namus gibi değerlendiren ve dışlayan insanların bulunduğunu unutmamalıdır.

 

7) Yalandan korunmak için;

      a) Vicdanen muhasebe ederek bir gün gizli perdelerin açılacağını düşünmeli, tıpkı ayna ve hassas terazilerin yalan söylememesi gibi doğru olmalı ve doğrulukla ün yapmalıdır.

      b) Mü’minun 8 / 341 de “ Onlar emanetlerine ve sözlerine riayet edenlerdir “ ayetine ters düşmemelidir.

      c) Yalan, sahibini sürekli alçaltan bir uçurum olduğu için ahiret hesabına inanan yalancılık yapamaz, mikroptan kaçınır gibi yalandan kaçınır, şakacıktan da olsa söyleyemez.

      d) Bazı müslümanlar dilenmek veya esir olmaktansa şehitliği tercih etmesi gibi insanlar da yalancılıktansa aç kalmayı tercih etmelidir. Bu ruh insanı dünyada da ahirette de itibarlı kılar.

 

8) Ebeveynler;

      a) Her fırsatta varsa hatalarını itiraf etmeli,

      b) Çocuklarını korkutarak iş yaptırmamalı,

      c) Yapılmayacak işleri emretmemeli,

      d) Yalana itecek şekilde sorumluluklar vermemeli,

      e) Israr ve baskıdan son derece kaçınmalıdır.

 

Sonuç olarak tecrübeler göstermiştir ki yalan dörtnala, doğruluk da emekleyerek gitse ikisi de sonunda bir uçurumun başında karşılaşırlar ve yalan uçurumdan aşağı gitse de doğru orada çakılır kalır. Örneğin misafirliğe giden bir insana ev sahibi “ aç mısın? “ diye sorunca misafir aç olmasına rağmen tok olduğunu söylerse bu yalancılığı onu misafirliği bitene kadar aç bırakabilir.

Hâlbuki açık yüreklilikle “ acım “ deseydi hem karnı doyardı hem de ev sahibi ile samimiyeti artardı. Buradan da anlaşıyor ki dürüstlükle insanı ömür boyu hem tok hem de onurlu kalabilir.