KONUYU OKU
1. PEYGAMBERLİK GERÇEĞİ
Niçin Hz. Peygamberimize İnanıyoruz?

PEYGAMBERLİK GERÇEĞİ


Bu bölüm çocuklara imanı aşılamak, büyüklerin imanını pekiştirmek ve diğer okuyuculara da peygamberlik gerçeğini ispatlamak için sunulmuştur.

 

A) NİÇİN HZ. PEYGAMBERİMİZE İNANIYORUZ?

 

1) Nisa 163 / 103 - Nuh’ a ve ondan sonraki peygamberlere vahiy ettiğimiz gibi (habibim) sana da vahyettik ve yine İbrahim’ e, İsmail’ e, İshak’ a, Yakup’ a, Yakup’ un evlatlarına, İsa’ ya, Eyyüp’ a, Yunus’ a, Harun’ a, Süleyman’ a da vahyettik ve Davut’ a da   Zebur’ u verdik.

 

Bu ayetle önceki peygamberlere gelen vahyin devamının aynen peygamberimize de geldiğini görüyoruz.

 

2) Saf 6 / 551 - Hani Meryem oğlu İsa; Ey İsrail oğulları demişti: Ben size Allah’ ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek olan Ahmet = Muhammed isimli bir peygamberi müjdeleyici olarak (gönderildim) ...

 

Bu ayette Hz. İsa kavmine;

      a) İncil’ le elçi,

      b) Tevrat’ ı da doğrulayıcı,

      c) Peygamberimizi de müjdeleyici olarak gönderildiği anlaşılmaktadır.

 

3) Maide 19 / 110 - Ey Ehli kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi, gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette) bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi demeyesiniz? İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir.

 

Peygamberin görevi;

      a) Yalnız tebliğdir ve bu görevini de tam olarak yapmış ve tüm dünyada duymuştur,

      b) Bundan dolayı da artık hiç kimsenin bana peygamber ve Kur’an hakkında haber gelmedi, duymadım diye itiraz etme hakkı kalmamıştır.

 

4) Kasas 86 / 395 - Sen bu kitabın sana vahiy olunacağını ummuyordun. (Bu) ancak Rabbinden bir rahmet (olarak gelmiştir), o halde sakın kâfirlere arka çıkma.

 

Ummadığı halde peygamberimize Kur’an bir rahmet ve lütuf olarak indirilmiştir. Ayrıca hiçbir şekilde küfrün yanında yer almaması ve destek vermemesi istenmiştir. Bu emir tüm mü’minler için de aynen geçerlidir.

 

5) Ankebut 48 / 401 - Sen bundan (Kur’an’ dan) evvel hiçbir kitap okur değildin, elinle de onu yazmadın, böyle (okur-yazar) olsaydın, o zaman müşrikler (Kur’an’ ı başkasından öğrenip yazdın diye) elbette şüphelenirlerdi.

 

Peygamberimizin ümmi olması Kur’an’ a ve peygamberliğine ait olabilecek tüm şüphe yollarını tamamen ortadan kaldırmaktadır.

 

6) Şura 52 / 488 - Ey Muhammed! İşte sana da emrimizden bir ruh (Kur’an) vahyettik, (hâlbuki daha önce) sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz o kitabı bir nur yaptık, onunla kullarımızdan dilediğimizi doğru yola eriştiririz ve şüphesiz sen doğru bir yola çağırıyorsun.

 

Dikkat edilirse peygamberimizin iman ve diğer bilgileri Kur’an’ ın rehberliği ile olmuştur.

 

7) Nisa 113 / 95 - Allah sana Kur’an’ ı ve hükümlerini indirdi ve evvelce bilmediklerini sana öğretti, Allah’ ın senin üzerindeki lütuf ve ihsanı çok büyüktür.

 

8) Kıyamet 16 / 576 - (Ey Resulüm, vahiy daha tamamlanmadan) onu acele ederek (kelimeleri kaçırmayayım diye tekrar ederek) dilini onunla debretme (yorma). 17) Çünkü o Kur’an’ı (kalbinde) toplamak ve dilinde okuyuşunu sağlamak bize aittir. 18) Biz onu Cebrail’ in dili ile okuduk mu, sen onun okunuşunu takip et 19) Sonra onu açıklamakta bize aittir.

 

Dikkat edilirse peygamberimizin vahiy daha tamamlanmadan acele ederek ayetleri kaçırmayayım veya unutmayayım diye tekrarlarla dilini oynatamaz oluncaya kadar yorulmasından dolayı;

a) Artık dilini yormamasının istenmesi,

      b) Kalbinde muhafaza edileceğinin ve dili ile okutturulacağının bildirilmesi,

      c) Sadece takip etmesinin istenmesi,

      d) Allah tarafından açıklama yaptırılacağının bildirilmesi,

      e) Aklını iyi kullananlar için hem Allah’ ın, hem peygamberin, hem de Kur’an’ ın gerçek olduğunun ispatı olarak yeterlidir.

 

9) A’ la 6 – 7 / 591 - Sana (Kur’an’ ı) okutacağız, artık Allah’ ın dilediği hariç sen hiç unutmayacaksın, şüphesiz Allah açığı ve gizleneni bilir.

 

10) Duhan 58 / 497 - Biz bu Kur’an’ ı senin dilinle indirip, onu kolaylaştırdık. Olur ki onlar öğüt alırlar.

 

11) Furkan 32 / 361 - Kâfirler dediler ki: Kur’an toptan indirilseydi ya, biz onu kalbine iyice yerleştirelim diye böyle ayet ayet indirdik ve onu güzel bir şekilde açıklayalım diye ayet ayet okuduk.

 

12) Yunus 15 / 209 - Ayetlerimiz müşriklere apaçık birer delil olarak okununca öldükten sonra bizimle karşılaşmayı ummayanlar: Bundan başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir dediler, De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için imkansızdır, ben ancak bana vahiy olana uyarım; çünkü (size uyar da ) Rabbime karşı gelirsem gerçekten büyük günün azabından korkarım 16) Eğer Allah dileseydi ben Kur’an’ ı size okumazdım, Allah onu (benim vasıtamla) size bildirmezdi de. Ben Kur’an’ dan evvel bir ömür boyu aranızda bulundum (okuyup yazdığım bir şey yok ve böyle iddiada da bulunmamıştım). Hâlâ (Kur’an’ ın Allah tarafından indirilmiş olduğunu) düşünmez misiniz?

 

Dikkat edersek inkârcıların bundan başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir taleplerine karşılık olarak yine Kur’an’ ın işaretiyle peygamber (sav);

      a) Vahiyden evvel 40 yaşına kadar aralarında okuma yazma bilmeden yaşaması,

      b) Kendi başına değiştirmesinin mümkün olmadığını söylemesi istenerek muhataplarını mantıklı bir düşünce ile inanmaya çağırmaktadır.

 

13) Meryem 64 / 308 - Vahiy getirmekte olan Cebrail’ in gecikmesinden endişelenen Resülullah’ a (sav) Cebrail: Biz senin Rabbinin emri olmadıkça inmeyiz, önümüzdeki ve arkamızdaki ve bunlar arasındaki hep onundur, Rabbin seni unutmuş değildir.

 

Bu ayet tekrar tekrar düşünüldüğünde Allah’ ın izni olmadan meleğin kendi başına hareket edemediği ve vahyi getiremediği ve böylece peygamberin de vahiyle hareket ettiği bir kez daha görülmektedir.

 

14) İsra 73 / 288 - Müşrikler sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan bir yere bize isnat etmen için seni neredeyse sana vahiy ettiğimizden saptıracaklar ve ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi. 74) Eğer seni sebatkâr kılmasaydık, gerçekten neredeyse onlara birazcık meyledecektin. 75) O zaman hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın.

 

Peygamberimiz;

      a) Vahye değil de müşriklerden gelen yaldızlı sözlere meyletseydi düşmanları hoşnut olacaktı. Bu yaldızlı sözlere bir örnek verirsek; bir yıl biz senin Allah’ ına tapalım, bir yıl da sen bizimle beraber putlarımıza tap ve bizim memnuniyetimizi kazan demeleri,

      b) Ama böyle yapsaydı Allah hoşnut olmayacaktı ve ayette belirtildiği gibi kimsenin engelleyemeyeceği bir azaba düşecekti.

 

Müşrikler şeytan gibi her devirde İslam âlimlerine ve müslümanlara hep buna benzer yaldızlı sözlerle yaklaşmışlardır.

a) Birçok müslüman horlanmamak veya şirin görünmek için bu oyuna gelmişlerdir.

b) Bazıları da destansı bir şekilde sadakatle peygamberimizin yolunu takip etmişler ve hâlâ devam edenler de vardır.

 

15) Taha 2 / 311 - Biz Kur’an’ ı sana sıkıntı çekesin diye indirmedik.

 

Kur’an sıkıntı çekilmesi için değil dünya ve ahiret saadeti için gelmiştir.

 

16) Taha 132 / 320 - ... Biz senden rızık istemiyoruz sana biz rızkı veriyoruz, güzel sonuç takva (ehli) nindir.

Allah Peygamberinden rızık değil hakkıyla tebliğ beklemektedir,

 

17) Yunus 109 / 220 - Sana ne vahyolunuyorsa ona uy ve Allah’ ın zafer hükmünü verinceye kadar sabret, o hâkimlerin en hayırlısıdır.

 

18) Maide 67 / 118 - Ey şanlı peygamber! Rabbin tarafından sana indirileni tamamen tebliğ et, eğer tebliği tam yapmazsan Allah’ ın risaletini (elçilik görevini) yerine getirmiş olmazsın, Allah seni insanlardan koruyacaktır, şüphe yok ki Allah kâfirler topluluğuna muvaffakiyet vermeyecektir.

 

Tebliği yaparken hakkıyla yapmalı ve yalnız ona sığınılmalı ki bu sadakat karşısında Allah;

      a) Hem onu koruyacak,

      b) Hem de dinine karşı savaşanları (Firavun, Nemrut, Ebu Cehil, Ebu Leheb vs. gibileri);

               a) Hem başarısız kılacak,

               b) Hem itibardan düşürecek,

               c) Hem de enerjilerini boşa tüketerek imkânlarından er geç onları mahrum bırakacaktır.

 

19) Kalem 4 / 563 - Gerçekten sen pek büyük bir ahlak üzeresin.

 

20) Enbiya 107 / 330 - (Resulüm) biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.

 

Unutmayalım ki canlıların suya, hastaların ilaca, çocukların anneye ihtiyacından daha çok insanların peygambere ihtiyacı vardır. Çünkü insanlar dünya ve ahiret mutluluğuna ancak peygamberin rahmet olarak gönderilişinden pay alarak ulaşabilirler.

 

Yine bu rahmetle beslenen insanlar maddecilikten, sınıf farklılığından, şehvet ağından, sorumsuzluktan, adaletsizlikten, zulüm yapmaktan kaçınırlar. Böylece gazabı ilahiden de korunmuş olurlar. Birlik ve beraberliğe, ebeveyne fedakârlığa, mü’minler arasında dayanışmaya, insan haklarına saygıya, ibadetten zevk duymaya, büyüklere saygı ve çocuklara şefkatle yaklaşmaya, ölçü ve tartıya vs. özen gösterirler. Bu güzellikler onları dünyada ve ahirette mutlu eder.