KONUYU OKU
ARAŞTIRMALAR (GÜNCEL KONULAR)
52- Fitne Ve Fesatçılıktan Kaçınma Gereği

FİTNE VE FESATÇILIKTAN KAÇINMA GEREĞİ

 

            Ankebut 36- Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik ve Şuayb: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe ümit bağlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın! dedi. 37- Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

 

Şuara 151- Aranızdaki azıtmışların emirlerine uymayınız. 152- Onlar yeryüzünde kargaşa çıkarırlar, hiçbir bozukluğu düzeltmezler.

 

Bakara 11- Hem onlara " Yeryüzünde fesat çıkarmayın " denildiğinde " Biz ancak ıslah edicileriz " derler. 12- İyi bilin ki, onlar ortalığı bozanların ta kendileridir, fakat anlamazlar.

 

Şuara 183- Halkın eşyalarını değerinden düşürmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.

 

Maide 64- Yahudiler, " Allah'ın eli çok sıkıdır " dediler. Söyledikleri söz sebebiyle onların elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Aksine Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü azdırıyor. Biz, onların aralarına tâ kıyamete kadar düşmanlık ve kin atmışızdır. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuğa koşarlar. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.

 

Kasas 77- Allah'ın sana verdiğinden ( O'nun yolunda harcayarak ) ahiret yurdunu gözet, ama dünyadan da nasibini unutma! Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ( insanlara ) iyilik et. Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.

 

Kasas 83- İşte ahiret yurdu ( cenneti )! Biz onu yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu arzulamayan kimselere veririz. ( En güzel ) akıbet, takva sahiplerinindir.

 

Bakara 60- Hani bir zamanlar Musa, kavmi için su istemişti, biz de " asanla taşa vur! " demiştik, bunun üzerine o taştan on iki pınar fışkırmıştı. Her kısım insan kendi su alacağı yeri bildi. Allah'ın rızkından yiyin ve için de bozgunculuk ve saldırganlık yaparak yeryüzünü fesada vermeyin.

 

Bakara 204- İnsanlardan kimi de vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri senin hoşuna gider ve o kalbindekine Allah'ı şahit tutar. Hâlbuki O, İslâm düşmanlarının en yamanıdır. 205- İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez.

 

Bakara 191- Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın.      O fitne, öldürmeden daha şiddetlidir. Yalnız Mescid-i Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.

 

Bakara 217- Ey Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmaktan soruyorlar. De ki:   O ayda savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak, O'nu inkâr etmek, insanları Mescid-i Haram'dan menetmek ve halkını oradan çıkarmak, Allah yanında daha büyük bir günahtır ve fitne, öldürmekten daha büyük bir vebaldir. Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de her kim, dininden döner ve kâfir olarak can verirse artık onların bütün amelleri, dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. İşte onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır.

 

A’raf 56- Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. O'na, korkarak ve rahmetini umarak dua edin. Muhakkak ki Allah'ın rahmeti, iyilik edenlere yakındır.

 

A’raf 74- Düşünün ki ( Allah ) Ad’dan sonra sizi hükümdarlar kıldı. Ve yeryüzünde sizi yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın.

Maide 77- De ki: Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda gerçeğe aykırı aşırılıklara kapılmayınız, sizden önceki dönemlerde sapıtmış, birçoklarını saptırmış ve düz yolu şaşırmış kimselerin keyfi arzularına uymayınız. 78- İsrailoğullarının kâfirleri, Davud'un ve Meryem oğlu İsa'nın dilinden lanetlenmiştir. Bu lânetlenmelerinin sebebi, onların Allah'a karşı gelmeleri ve O'nun sınırlarını çiğnemeleri idi 79- Onlar işledikleri kötülüklerden birbirlerini sakındırmazlardı. Ne kadar kötü şeydi yaptıkları!

 

En’am 159- Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra ( Allah ) onlara yaptıklarını haber verecektir.

 

Neml 34- Kraliçe ( Belkıs ) dedi ki: Hükümdarlar bir ülkeye ayak bastıklarında oranın düzenini alt-üst ederler ve halkının seçkinlerini hor ve itibarsız duruma düşürürler. Onlar hep böyle yaparlar.

Not: Bu ayetlere bakarak fitneden kaçmalı ve İslam’ ın zaferi için barış ortamını oluşturmalı varsa da korumalıdır.

 

Nisa 128- Anlaşma ( barış ) her zaman hayırlıdır. Nefisler cimriliğe, bencilliğe eğilimlidirler. Eğer iyi davranır, Allah'tan korkarsanız, hiç şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

 

FİTNENİN ARKA PLANI

 

Fitne; imtihan, musibet, bela anlamına gelir.

İslam’a karşı tüm ideolojiler ve İslam’ın aleyhine olan insanlar veya bozucu ortamlar, insanları bozdukları için fitne görevi yaparlar.

Zamanla alışılan en bozuk ortamda bile “ Aman fitne çıkmasın! ” diye gerçeği saklamak bir başka fitnedir.

Ayrıca;

a- Haksızlık karşısında susmak,

b- Toplumda müstehcenliği ve şehvetperestliği tahrik etmek,

c- Aşırı şekilde dünya, mal, makam hırsı ve evlat sevgisini amaç haline getirmek,

d- Allah’ın emir ve yasaklarını hiçe almak birer fitnedir.

 

Nahl 36 da “ Allah’a itaat edin tağuta tapmaktan sakının ” buyrulmasına rağmen,

a- Tağuta kulluk ve kölelik yapmak veya uzlaşmak,

b- Haramdan gelen gelirlerle geçinmek,

c- Cihat ruhundan uzak yaşamak,

d- İslam kardeşliğine zarar veren politika yapmak, ırkçılık ve küfrü taklit etmek,

e- Toplumsal çözülmeye zemin hazırlamak birer fitnedir.

 

Bu fitneleri sürdürenlere Kıyamet gününde Zariyat 14 de bildirildiği gibi “ Onlara: Tadın inkârınızın ( fitnenizin ) cezasını, işte sizin acele istediğiniz budur! " denilecektir.

 

Gerçek Müslüman elinden ve dilinden zarar gelmeyen kimsedir. Bunun bozulmuş şekli ise anarşistliktir. Zarar verdikçe zevk duyar. Hâlbuki insanların iyisi insanlara faydalı olandır.

Suyun akışı gibi toplumun da bir akışı vardır. Marifet bunu bozmamaktır.

İslam, daima barışı, fitne ve fesat ise sinek üreten bataklığı sembolize eder.

 

Hümanizm adına;

a- İnsan hakları veya dini kullanarak menfaat sağlamak,

b- İçten içe bölücülük yapmak,

c- Müslümanları zor duruma düşürmek aslında birer insanlık suçu işlemektir.

İslam tarihinde Haricilik, Batı’da da Ortodoks mantığı ibadet adına cinayet işlemeyi kahramanlık saymıştır. Krallıklar genellikle gurur ve kibirle şeytan gibi fitne ve fesadın gelenekleşmesinde rol oynamıştır. Hâlbuki İslam yayıldıkça barış da yayılırken, adaletsizlik zulüm ve engeller arttıkça, denize düşenin yılana sarıldığı gibi insanlarda batıla sarılmışladır.

 

Kabe’ de Hacerül Esvet’e el sürmenin temelinde Hz. Peygamberimizin kabileler arasında barışı sağladığını bilerek biz de elimizi uzattığımız gibi, İslam’a hizmet edenleri eleştirerek, suçlayarak, düşmanlıkla ayakta kalma mücadelesi verme yerine; iyi ve güzeli takdir ederek, kendi kusurlarımızı düzelterek, peygamber sevgisinde birleşerek, Allah’ın rızasını kazanmaya çalışmalıyız.

 

Çağdaşlık adına hakka karşı gelmek, insan ve işçi hakları adına milletin malına tahribat yapmakla görünüşte halka gülseler de örtülü olarak ayrılığı sürdürmekle hepsi birer fitne kaynağı olmaktadırlar.

 

Kur’an ve Hadis’i birlikte almayanlar, hadis ve hak mezheplere düşmanlık yapanlar, tarihte ve günümüzde fitne tohumu ekmeye devam etmektedirler.

 

Müslüman her hareketi ile takdir toplamalıdır. Fakat nahoş hareketleri ile “ Ne biçim bir Müslüman ” dedirtiyorsa yine bir fitne görevi yapmaktadır.

 

Sonuç olarak:

İki müslüman bazı fikir farklılıklarını temele alarak birbiri ile konuşurken birbirinin varlığından sıkıntı duyarak kaynaşamıyor ve birbirine ikiyüzlü davranıyorsa İslam kardeşliğini içselleştiremedikleri için fitne devam ediyor demektir. Bundan da Allah’a sığınılmalıdır.