KONUYU OKU
ARAŞTIRMALAR (GÜNCEL KONULAR)
16- Çocuklarla İletişim

 ÇOCUKLARLA İLETİŞİM

 

İletişim karşılıklı bir alışveriş ve mesajlaşmadır

Bu iletişim doğum öncesinde başlar.

Çocuğa önem vermek, sevgi ve şefkat duymak, en iyi şekilde yetiştirmek için hazırlanmak duygusal bir iletişimdir.

Doğumla birlikte çocuğa yakınlık duymak, sevgi dolu bakış ve sözlerle konuşmak, çocuğun bilinçaltını güzelliklerle doldurur. Eğer öfkeli ve usanç ifadeleri kullanılırsa daha onu ilk günlerinde bezginleştirir.

Çocukla ilgilenirken başka işlerle uğraşmamalı, süt, su ve sevgiyi

iç içe sunmalı, onun bakışlarına sevgi ile karşılık vermeli, zamanla konuşmalarına önce hım… diye baş sallamalı sonra anlıyorum demelidir.

Çocuğa sürekli güler yüz, güven ve fırsat vererek sevdiğimizi yansıtmalıyız.

Çocuk kalabalıkta sosyalleşir.

Zaman zaman “Sana yardım için ne yapabilirim?” sorusu onu rahatlatır.

            “Sen” değil “Biz” dilini kullanmalıdır.

Onu kıracak zehirli sözler söylenmemelidir. “Ne anlamaz insansın, bin kere söyledim” gibi tavırlar asla takınılmamalıdır.

Çocuğa karşı “Müsait değilim!” kelimesini kullanmamalıdır.

İletişimi başlatmak için zaman zaman sorular sorulmalıdır. Onun açısından olayları değerlendirmeli ve sözünü kesmemelidir.

Ebeveynler Çocuğu; Kuran, namaz ve Orucu ile tebrik etmeli, dini içerikli hediye verilmeli, baskı ile ikiyüzlülüğe itmemeli, Hep “Allah çarpar, yakar, taş atar” önceliğine değil de verdiği nimetleri sayarak Allah’ın sevdiğini… Bizim de şükretmemizin gereğini her fırsatta hatırlatmalıdır.

Çocuğu savunmaya itmemeli, ona kızgın görünmemeli, fikirlerini basit görmemeli, onunla polemiğe girmemeli, onun duygularına yoğunlaşmalı, bizden ne beklediğini sezmeli, daima cesaret vermeli, kararları ona bırakmalıdır.

Ona çok konuşmaktansa onu çok dinlemeli, onun problemlerini önemsemeli, önyargı ile hareket etmemeli, ona sabırlı ve iyi örnek olmaya çalışılmalıdır.

            Ona karşı doğal davranılmalı, onu bir türlü anlaşılamıyorum dedirtecek ve hırçınlaştıracak tavra asla girmemeli, onun duygularını bastırmamalı, onu tartışma ortamına itmemeli, empati (duygudaşlık) kurarak hareket etmelidir.

Biz üşüyoruz diye onu da kalın giydirmeye zorlamamalı, oyuncağını misafir çocuğa zorla “ver” diye ısrar etmemeli ve vermediyse de “vermedi” diye suçlamamalı,

Misafir gelince güzel yemek yapmak veya güzel yemek yapınca misafir mi gelecek? diye bir intibaya sokmamalıdır.

Onu misillemeye itmemeli, tehdit etmemeli, gücenmişlik tavrı göstermemeli, zamansız ve yüksek sesle ahlak dersi vermemeli, “Kim demiş be!” tavrına sokmamalı, onu beceriksizliğe ve acizliğe düşürecek emirler vermemeli, “Amma tembelsin veya çirkinsin” gibi yargılamalar yapmamalı, “Ben kötüyüm ama sen de iyi değilmişsin” dedirtecek ortam oluşturmamalıdır.

Aşırı kötüleme veya aşırı övme yapmamalı, gülünç duruma düşürmemeli, “sen bir Süpermensin” veya “geri zekâlısın” gibi sözleri kullanmamalı, “sen şunu mu demek istiyorsun” gibi kıstırıcı tavra girmemeli, içe kapanık olmaması için de kesinlikle alay etmemelidir.

Özellikle hoşlanmayacağı yönlendirme veya yersiz emir ve gözdağı vermemelidir

Çocuğa senden daha iyisini beklerdim veya suçlama, lakap takma, önyargılı yorum, sınama (çapraz sorgulama), vaadinden dönme, oyalama, konuyu saptırma gibi tavırlara girme onu olumsuz bir iletişime iter.

Genellikle kabul görüntüsü, dürüstlük, katılımlı dinleme ve özetleme, onaylama, büyük insan gibi kabul etme, onun hoşuna giden şeyleri unutmadığımızı göstermek, duygularına ortak olmak, onu ciddiye almak, göz teması kurmak, söylediklerini ilginç görmek, anlayışlı bir rehberlik tavrı takınmak, kendini rahat hissetme ortamı oluşturmak da onunla iletişimi artırır.

Eğer çocuk ailede ve çevrede kendini rahat hissedemiyorsa içe kapanır, meydan okuyabilir, dikkatini veremez üstelik saldırabilir. Bu nedenle çocuğa beden ve zihni geliştirecek oyunlar oynatmalı, küçükse şeker vermeli, az büyüyünce üçe veya beşe kadar sayacağı bir yarışa itmelidir.

Başarısını puanlamalı ve mükâfatlandırmalı, davranışlarını daima iyiye yorumlamalı, kıskandırıcı aşırılıklardan kaçınmalı, istekleri yazılmalı ve yerine getirilmeli ona karşı daima dakik olunmalıdır.

Bir şey öğretiyorsak adeta oyun neşesi ile öğretmeli, tutarlı olmalı ve destek vermeli, yakınlık hissettirmeli, bıkmadan yorulmadan sorularına cevap vermelidir.

Çocuklar sevgiye doyurulmalı, kendisine güvenildiği hissettirmeli, çocuklar arasında eşit davranmalı ve ne kadar dersi olsa da ev işlerinde duyarlılık öğretilmeli ve sorumluluk yüklemelidir.

Onunla zamanı çok kaliteli olarak geçirmeli, ilgi ve sevgiden asla kaçınılmamalıdır.

Çocuğa karşı daima pozitifçe bir söz ve davranış sergilemeli, hep enerji ve ümit vermeli, yüreklendirmeli, stratejik ve basiretli olması sağlanmalıdır.

Bazen arkadaşlarını davet etmelidir.

Seyredeceği veya dinleyeceği programları ve oynayacağı oyunları birlikte kararlaştırmalı ve birlikte seyredilmeli, yine birlikte yemeğe, camiye, maça, kütüphaneye, etkinliklere gitmeli, sorunlarını çekinmeden açması sağlanmalıdır.

Bazen evde veya topluluk içinde fıkra veya şiir söyletilmeli, bir yolculuk esnasında yanına kitap koymalı, her gün az da olsa gününü özetlettirmeli, daha okuma yazma bilmiyorsa resimleri yorumlattırmalı, bunlar yapılmazsa çocuk içe kapanabilir, işe yaramıyorum ve başarısızım diyebilir.

Çocuğa işleri emirle değil rica ile yaptırmak onu daha da mutlu yapacaktır. Çocuğun iletişimi arttıkça suça yönelmesi de azalacaktır.

Çocuğu en mutlu eden şey ebeveyni ile coşkulu bir iletişim kurmasıdır.

Çocukla daha iyi iletişim kurmak için onu bir yük değil Allah’ın bir ihsanı olarak görmelidir.

Onun yaşaması için helalinden süt ve rızık hakkı olduğu bilinmeli, eşit ve adaletli bir şekilde bakılmalı, ahlaki terbiye verilmeli, yerinin ve isminin güzel olmasına dikkat etmelidir.

Erkekse sünnet ettirilmeli, ergenlik çağına kadar çocuklar kesinlikle dövülmemeli, dini ve mesleki bilgiler öğretilmeli, emin yaşayabilme ve kendini savunabilme sporları yaptırılmalı, velayet ve nesep hakkı tanınmalı ve vakti gelince de evlendirilmelidir.

 

Birkaç hadisten toparlarsak

Buhari, Müslim, Müsned, Ebu Davud ve İbn-i Mace’nin rivayetlerine göre Hz. Peygamberimiz çocukların toplumla daha kolay iletişim kurma ve uyum sağlayabilmeleri için onlara;

Karşılamalara,  düğün merasimlerine, ziyafetlere katılma, ayakkabı gözetleme, abdest ibriği taşıma, içecek dağıtımı, sır olan işleri onlara tevdi etme, mektup taşıma, cemaate başkanlık etme ve nöbetçilik gibi birçok görevler vermiştir.

 

Kur’an’a bakarsak

 

Kehf 46- Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Baki kalacak olan iyi ameller ise Rabbinin katında sevapça da hayırlıdır, ümit yönünden de daha hayırlıdır.

 

Bu ayete göre çocuklarımızı ne örseleyelim ne de putlaştıralım.

 

Furkan 74- (Ve Allah’ın has kulları:) Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl! Derler.

 

Bu nedenle Müslüman aileler;

1- Öncü nesil için kendilerini geliştirmeli, çalışmalı ve bir takım maddi idealler uğuruna çocuk eğitimini ve iletişimini ikinci plana itmemeli,

2- Yalancı veya ikiyüzlü yapmamak için çok şey beklememeli ama gerekeni de yapmayı teşvik etmeli,

3- Saygısız edebilecek kıyaslama ve şartlı sevgiden kaçınmalı,

4- Saygınlığı yok edecek bakış ve bağırmalardan uzak durmalı,

5- Ailede ortak tavır oluşturmak için tutarsızlıklardan kaçınmalı,

6- Telafisi mümkün olmayan sonuçlara itmemek için iletişim kapılarını kapatmamalı,

7- Tüm dünya değişirken ve insanlar gelişirken sabit fikirliğe saplanmamalı,

8- Tahrik edici kopukluğa ve kırgınlığa fırsat vermemeli,

9- Yaptıklarıma değil söylediklerime bak gibi içi boş bir tavra girmemeli,

10- Özel ve zorunlu ihtiyaçlarını gözden kaçırmamalı,

11- Günlük inişli çıkışlı hallerini takip etmeli gerekiyorsa merhem olmalı,

12- Birlikte sportif oyun, eğlence veya ibret verici geziyi ihmal etmemeli,

13- Adam gibi konuşturma ve dinleme fırsatı vermeli,

14- Evi dar getirecek terk ettirecek veya intihara teşebbüs ettirecek ceza ve ortam oluşturmamalıdır.

 

Sonuç olarak

 

1- Hz. Âdem ve İbrahim hayırlı evlat için dua etmiş, Firavun erkek çocukları kestirmiş, bugün de Yahudiler ve Batılılar hararetle çocuk sahibi olmaya çalışmakta hatta doğum yapanı ödüllendirmektedirler.

2- Hz. Peygamberimiz fasıkların değil de yıldız misali sahabelerine çoğalmalarını ve kıyamette onlarla övüneceğini buyurmasından dolayı sahabenin izindeki nesli devam ettirmek için,

3- Koşulsuz sevgi, ziyaret, hediyeleşme, hatıralarını yaşatma, acı ve mutluluğu paylaşmak, ikram ve ilgiyi sürdürmek, muhalefet oluşturmamak, başarıyı gölgelememek aksine başarısını kutlamak, zora ve yorgunluğa itmemek için çocukların sevdiği konulardan konuşmak, beklentiye cevap vermek, yeni dost kazanırken eskileri de takviye etmek iletişimin şartlarındandır.

4- Unutmayalım ki güzel bir iletişim var olmaya ve büyümeye, iletişimsizlik ise saf dışı olmaya götüren yollardır.

 

Özetlersek

 

Çocuk bizden bitmez tükenmez sevgi, eşitlik ve adalet, merakının giderilmesini, varlığının kabulü, anlayışlılık, arkadaşlık, sıcak yaklaşım, ciddiye alınmak, rencide değil onura edilmek, takdir görmek ve ortak davranış bekler.

 

Biz de

1- Onlarla gerektiği kadar konuşmalıyız ama onları çok dinlemeliyiz,

2- Yardım beklemeden iş yapmayı, sevinç ve kedere ortak olmayı, söz ve davranışlarını iyiye yorumlamayı, başarı sürecini takip edip kutlamayı, prensiplerde tutarlı olmayı, günlük ve aylık plan uygulamayı, gününü değil geleceğini kurtarmayı, manevi değerlere saygılı olmayı öğretmelidir.

3- Onlara sevgi ve cömertliği, bize güvenmeyi, kendisine özgüven kazandırmayı, bilgi ve meslek sahibi olmasını sağlamalıyız.