KONUYU OKU
40. AİLE
Ailenin Arka Planı
Ailede Anne Ve Kadın

D) ANNE VE KADIN

 

a) Anne

1) Anne;

a) Evi ayakta tutan köşe taşıdır.

b) Şefkatin sembolü ve sevgi limanıdır.

c) Çocukları ham madde gibi sevgi ve sıcaklıkla işleyen cefakâr ve sanatkâr bir kalp sahibidir.

d) Okuyabilene güzel bir kitaptır.

e) Böyle bir annenin yokluğu ise ıssız geceden daha karanlıktır.

 

2) Fedakâr anne çocuğunu;

a) Önce karnında,

b) Sonra göğsünde,

c) Ömür boyu da kalbinde taşır,

d) İyi bir kul ve iyi bir vatandaş olarak büyütür ve topluma armağan eder,

e) Bu nedenle İslam saygıyı üç kere anneye, dördüncüde ise babaya emretmiştir.

 

3) Verilen bu değere rağmen annelik ve babalık şefkat ve sadakatini idam eden ebeveynler;

a) Doğruluk ve sadakat ibreleri oynayınca karşılıklı şüphe başlar,

b) Eşini aldatır ve bir başka yılana ve yalana sarılırsa,

c) Bu defa eş ve çocuklarına karşı haya ve merhamet duygusu yok olur,

d) Artık çocuklarını bunalımlara iterek hiç huzur bulamayacağı seraplara doğru koşarak boşuna yorulur.

e) Bunun yerine çocuklarına örnek olacak şekilde eşine sevgi, saygı göstermeli ve hizmet etmelidir.

 

4) Özellikle;

a) Eve ekonomik katkı sağlamayan kadını kapitalistler gibi tüketici olarak görmemeli, Böyle görmek Allah’ ın emrine aykırıdır. Çünkü kadın üstün bir insan yetiştirebilirse en büyük yatırımı yapmıştır. Ayrıca çocuk iyi yetiştirilirse de ailesini maddeten ve manen destekler.

b) Hayatın en büyük yatırımı insan olduğundan çocuğu yetiştirecek kadın erkekten kat kat kültürlü olmalıdır. Yetiştireceği çocuğa İslam’ ı, çağı ve ideolojileri iyi tanıtmalıdır.

c) Eğer çağı iyi tanıtamaz ve şahsiyet kazandıramazsa çocuğun kişiliği deniz dalgalarının gelmesiyle silinen sahildeki çizgilerden ve resimlerden farksız olur.

d) Anne şefkatinden mahrum olarak büyüyen çocuklar çoğunlukla bunalımlı insanları, onlar da bunalımlı ve yarınından emin olmayan toplumu oluşturmaktadırlar,

e) Böylece ne acı ki çok kazanma ve daha rahat bir hayat uğruna çocuğunu bile cahil bir dadıya vererek büyük bir sevgi ve geleceğin katliamı yaşanmaktadır.

 

b) Kadın

 

1) Kadın;

a) Erkeğin aile şerefini koruyan bir kaledir.

b) Toplum nüfusunun yarısı olduklarından aydınsa uygarlığın yoksa cehaletin göstergesidir.

 

2) Kadın asıl görevi olan kulluğunun yanında hayatın bir unsuru olarak;

a) Ailenin düzenini sağlamada,

b) Neslin devamında,

c) Ve neslin eğitiminde çok önemli bir rol yüklenmiştir.

 

3) Kadın ahlaken ve ilmen;

a) Asil ve aydınsa toplumda asilleşir ve aydınlaşır, kadın kışkırtılır, şımartılır ve Allah’ a kafa tutarak müstağnileşerek (hiç kimseye tenezzül etmeyerek) sefilleşirse toplumda sefilleşir.

b) Kadını cahil ve başıboş bırakmamalı çünkü hem kadını hem de toplumu yara almış gemi gibi batırır.

c)  Altın ve mermer ustasına kadında (aile ve eşine) göre şekillenir. Çünkü kadını melek veya şeytan yapan erkeğinin terbiyesidir.

d) Kadında geçmiş arandığı gibi erkekte de aranması gerekirken, ne acı ki erkekte sadece gelecek aranmaktadır.

e) Kadına verilen önem topluma ve geleceğe verilen önemdir.

f) Kadın dengede tutulabilirse toplum için bir gül, yoksa toplum için bir diken olur.

g) Bir kadın güzel de olsa değerinden aşağı düşüren, ya onun kusurları, ya inadı, ya somurtkanlığı ya da dırdırlarıdır.

h) Aklını kullanabilen kadını zenginlik ve güzellik şımartmaz, varsa çirkinlik de komplekse düşürmez, ideal bir kadın itibarını ilimde ve Allah’ a itaatte arar.

ı) İyi bir kadın sığınılan bir limanı, kötü bir kadın ise limandaki fırtınayı andırır.

i) İyi bir kadın başa takılan taca, kötüsü ise boyuna takılan ve sırta bağlanan budaklı bir yüke benzer.

j) Verimi artırmak için kadınlara verilen sözler, vaatler yerine getirilmelidir yoksa intibalar sarsılır.

k) Aslında o kadın namus, şeref ve huzur timsali cephe gerisindeki eğitimci ve bir başka komutandır.

l) Olgun kadın dürüst, ciddi ve vakur hareketleri sever.

m) Olgun veya saliha kadın olmasaydı, hayatın güzelliği ve huzuru olmazdı.

 

4) Geleceği kurtarmak istiyorsak kendisini Kur’an’ a ve hizmete adamış saliha kadınların sayısını artırmaya çalışmalıdır.

 

5) Evrensel bir cehalet nedeniyle sokaklar adeta kendini teşhir etme salonuna dönüşmektedir. Hâlbuki hayvana giyinmek kadına da soyunmak yakışmamaktadır. Ayrıca çıplaklık aslında erkeklerin kalp ve gözüne atılan şeytani oklardır.

 

6) Kadının;

a) Mutluluğu ve gülümsemesi bir güneşe, ağlaması ise şimşekli bir yağmura benzer.

b) Cehaleti artıkça israfı ve tahribatı da artarken imanı, ilmi ve hayâsı arttıkça da saygınlığı artar. 

c) Onun gerçek yüzü acı ve kıtlık günlerinde belli olur.

d) Kadınları sobalarla, kalın kumaşlarla veya paralarla ısıtıp mutlu etmek mümkün değildir, kadınlar ancak ilim öğrenme, korunma, sevgi, değer ve güler yüz görmekle, Allah’ a sığınmakla ısınır ve mutlu olurlar.

e) Eskiden eğitilmiş kadınların birçoğu yüzü kapalı ama kalpleri hakka açık ve huzurluydu, ticarete giden eşine “ haram olan kıymetli bir yiyecek getirmektense helalinden kuru ekmek getir, razıyım “ diyordu. Şimdi ise bazıları eğitimli veya varlıklı olduğundan şımararak yüzünü açıp kalplerini hakka kapadıkları için ne kadar lüks içinde yaşasalar da, diyar diyar gezseler de huzur bulamamaktadırlar. Hâlbuki kalpler Allah’ ı anmakla huzur bulur. Keşke bilseler.

7) Cahiliyenin yüzyıllar boyu değişmeyen kirli eli ile

a) Firavun zamanında erkekler öldürülüp kadınlar eğlence aracı yapılmış,

b) Peygamberimizden önceki olan cahilliye döneminde kızlar diri diri toprağa gömülmüş,

c) Günümüz cahiliyesi de çölleşen kalbin göz zevkini tatmin için kadınları çıplaklık ve eğlence modasına iterken, “ haydi kızlar okula “ demelerine rağmen tesettüre girenleri ise ne acı ki “sizde okuldan dışarı “dercesine, cahiliyenin toprağa gömdüğü gibi günümüzde de toplum dışına itilmektedir.

 

8) Demek ki olgun bir kadın;

a) Ne şımarır, ne de hırçınlaşır,

b) Oldukça kibardır,

c) Her geçen gün gerçekçi olmaya çalışır,

d) Her şeyi olağan görür,

e) Çevresine değer verir ve cömerttir,

f) Panik yapmaz,

g) Dırdır etmez,

h) Rabbini ve haddini bilir,                               

ı) Sevgiyi ve serinkanlılığı tercih eder,

i) Kendine ve eşine güvenir,

j) Sürekli ileri görüşlülüğünü artırır,

k) Her ortamda tabiidir, dürüsttür ve saygınlık sahibidir,

l) Gerektiğinde ister kendini ister eşini çekinmeden eleştirir çünkü eleştiriye de açıktır vs.

 

9) Sömürülen kadın sömürüldüğünü kabul etmese de;

A) Soğuk savaş mensupları;

Aslında kulluk için yaratılan kadını sosyalleşme adına tarih boyunca iman ve hayâdan koparıp, bazen arsızlaştırarak, bazen yoksullaştırarak, bazen de makam ve ekonomik güç kazandırarak yaratılış amacından saptırdılar.

1) Genellikle süs eşyası, aksesuar haline getirerek bir ticaret malı gibi eskiden panayırlarda günümüzde ise podyumlarda ve sokaklarda teşhir etmektedirler,

2) Cahiliye döneminde zaman zaman İslam’ a girmek isteyen gençlerin önünü kesmek için içki ile beraber sunulmuş, bugün de benzeri yöntemler devam etmektedir,

3) Günümüzde de kaçırılan nice kızlar yaş ve ölçülerine göre imdat çığlıkları içerisinde canavarlaşmış namus müşterilerine teslim edilmekte,

4) Birçok kadının kimliğini ve değerli kişiliğini öldürmüşler ve buna karşı dişiliğini konfor ve kozmetikle cilalayarak teşhir malı haline getirerek yağmalamaktadırlar,

5) Zevk, eğlence ve hem reklâm, hem de tüketim aracı yapmaktadırlar,

6) Çalışan kadın desinler diye ayak işlerinde, bürolarda ve film afişlerinde emeği, ömrü ve güzelliği sömürülerek daha genç yaşta yıpratılmakta, çirkinleştirilmekte ve nesneleştirilmektedirler vs.

 

Sermaye olarak kullanılan kadınlar çok geçmeden pörsüyünce değerini ucuzlatmışlar sonra daha güzelini pazarlayarak eskisini bir hurda gibi daha da değersizliğe ve zifiri yalnızlığa hatta aç susuz yalnız ölmeye terk etmektedirler.

 

B) Bozguncu olan kapitalist ve materyalistler;

1) Kadın sömürülüyor, cahil bırakılıyor, hak verilmiyor diye kadını kışkırtarak sözde istikbal ve medenileşme adına cazip bir araç haline iterek ikinci kez sömürmektedirler.

2) Bu yaklaşım ile adeta kuzuyu kurttan kurtarıp kendisine yem eden vahşi hayvanları çağrıştırmaktadır.

3) Aşırı propagandaya alet olan bu kadınlar maden ocaklarında bile çalıştırılmalarına rağmen ne acı ki sömürüldüklerinin bilincinde de değillerdir.

4) Kadın hakları diye diye modernist yaparak kadınları biraz üretken, biraz açık, biraz boyalı, biraz cazgır, biraz da hızlı tüketici yapmışlardır.

 

C) Cehalet ve yokluk içindeki bazı kadınlar bir takım namus mafyalarının tuzaklarına düşürülerek;

1) Bir yandan tehdit, korkutma ve dayakla sindirilmekte,

2) Bir yandan senetler imzalattırılarak ömür boyu ödeyemeyeceği borçlara batırılmakta,

3) Bir yandan hayvanlara bile reva görülmeyen hakaretlere maruz bırakılmakta,

4) Bir yandan da nasılsa bedava bulduk diye ucuz fiyatlarla çalıştırılarak veya sermaye olarak kullanılarak sürekli özgürlük namus ve onurları çiğnenmektedir. Bu kadınları özgür gezen köpeklere bile imrenir hale getirmektedirler.

 

D) Sömürü mağduru olan kadınlar kılavuz olarak batılılaşma rüzgârı ve şeytandaki gururu ve isyanı tercihle günlük hayatta bakıldığında ev kadını mı? Sokak kadını mı? anlaşılmaz olmuştur. Bu kadın;

1) Fakirse hayat kadını,

2) Zenginse satanist bir mantıkla star veya sanatçı olarak meşhur edilmekte ve yeni neslin hayasını yıkmada adeta bombardıman görevi yapmaktadır.

3) İman ve hayâdan yoksun, cahil, ama güzel ve süslü, her an namus avcısının oyuncağı olabiliyor ve pazar eğlencesi olduktan sonra eski oyuncak gibi atılıyor. Bir insan sormaz mı ben ne emekle büyütüldüm, bu kadar ucuz muyum?

 

E) Batılılaşma adına feminizme saplanarak;

1) Hiç araştırmadan İslam’ daki kadın haklarını küçümseyerek,

2) Üstelik her fırsatta istismar ve alay edilerek,

3) Nerde akşam orada sabah etmek konusunda erkeklere benzeme çabası,

4) Manevi değerleri çiğneyerek, hazır ki değerini ve hakkını da kaybederek,

5) Yarasa gibi ışığa gözünü kapayıp veya erkeğini boğan dişi örümceği örnek alarak herkese kibar kocasına karşı nankör yapılarak kadının onuru ucuzlatılmakta ve tüketilmektedir,

6) Bu tür kadınlar genellikle fıtratlarına ters düşerek erkeksi tavırları ile mutluluğu asla bulamayacakları yerde aramaktadırlar.

7) Hâlbuki kadın iman ve Allah’ a itaatle, nazik ve kibar fıtratı ile yaşarsa mutlu olabilir.

 

F) Oryantalist bir ortamda kadın okudukça;

1) İslam’ dan soğuyor, zamanla zehir saçıyor,

2) Kendisini sömürenlere değil de yaratana kafa tutuyor,

3) İslam’ ın kendilerini ikinci vatandaş yaptığını zannediyor,

4) Kadınların haklarını yok ettiğini düşünüyor ve bazen boğazı düğümleniyor,

5) İnandığı ideolojilerin ise kendilerine hak tanıdığına inanarak ukalalık yapıyor,

6) Böylelikle çıkmaz bir sokağa giriyor ve yürüdükçe uzaklaşıyor,

7) Allah’ ın hudutlarını çiğneyerek bilinçsizce bir anarşi oluşturuyor,

8) Bunun sonucu olarak yolunu kesenlere daha çok güç katıyor,

9) Yaşlandıkça ve günahları nedeniyle çirkinleştikçe güç kattığı kimselere vereceği bir şeyi kalmayınca terk ediliyor, artık yalnızlaşıyor ve hiçleşiyor.

 

10) Kadın aklını iyi kullanarak;

a) Hz. Meryem’ i, Hz. Fatma’ yı, Hz. Hatice’ yi, Asiye’ yi, Züleyha’ yı, Belkıs’ ı ve Hz. Aişe’ yi araştırarak hakka dönmeli,

b) Erkeğini haramdan korumalı,

c) Sosyal hayatta söz ve kıyafeti ile arzu uyandıran değil saygı uyandıran olmalı çünkü namusuna kıymet vermeyenin artık kıymet vereceği bir şeyi kalmamıştır,

d) Aksi hareketin, çıplaklığın ise erkek haklarına bir saldırı olduğunu bilmeli,

e) Birçok alanda erkeklerden daha yetenekli olduğunu unutmamalı,

f) Hak davaya talip oldukları takdirde hem kendilerine hem de dünya kadınlarına önderlik yapma şerefi ile şerefleneceklerini görebilmeli,

g) Bunları görürde ilim, iman ve ihlâsla bütünleşirse insanlığa sahabe kadınları gibi örnek olurlar. 

 

11) İman ve Allah’ a itaatle;

a) Geceleri Kur’an okumakla,

b) Secdeye kapanmakla,

c) Her fırsatta iyiliği yaymaya çalışmakla,

d) Kötülüğü engellemeye çalışmakla,

e) Hayır işlerinde yarışmakla saliha birer bayan olurlar ki böylece Allah sevgisine ve Resulünün şefaatine mahzar olabilirler.

 

12) Günümüzde kadın haklarını istismar edenler Asr-ı Saadete objektif olarak bakarlarsa kadının İslam’ dan önce varlıklarından bile utanç duyarken İslam’ la şereflenince de erkekler gibi;

a) Devamlı cemaatle namaza hatta cumaya gittiklerini,

b) Kur’an’ ı öğrenip ezberlediklerini, geleceğe örnek olduklarını,

c) Ticaretle, dokumacılıkla, deri ve yün işlemeleri ile, eğitim-öğretimle, şiirle, tıp ve eczacılıkla, bağ ve bahçe ile, hayvancılıkla, esans üretim ve satışı ile uğraştıklarını, savaş zamanında savaşa gittiklerini ve böylece hayatın ortasında olduklarını görürler,

d) Örneğin;

a) Şifa Hatun’ un Hz. Ömer zamanında zabıta memurluğu yaptığını,

b) Hz. Aişe ve Ümmü Süleym’ in Uhud’ da hizmet ettiklerini,

c) Rüfeyde ve Ümmü Atiye’ nin Hayber’ de ve başka zamanlarda hastabakıcılık yaptıklarını,

d) Ümmü Haram (Hala sultan) 80 yaşında iken Ubade bin Samit komutasında Larnaka’ da şehit düştüğünü göreceklerdir.

e) Bu bağlamda ilim öğrenmek isteyen kadınlar Hz. Aişe’ yi, ticaret veya ithalat ve ihracat yapmayı düşünenler de Hz. Hatice’ yi vs. örnek almalı ve günümüze taşımalıdır.

 

Sonuç olarak kadınlar;

a) Ne olacağını, ne alacağını, ne tüketeceğini değil de Allah rızası için ne düşünüp, ne üreteceğini ve topluma neyi armağan edeceğini düşünmeli,

b) Daima kendini yaratan ve kendilerini en iyi bilenin Allah olduğunu unutmamalı,

c) Rablerinin kadınlara verdiği hakkı Kur’an da araştırmalı,

d) Ondan daha fazla hak iddia etmemeli,

e) En akıllı tavrın bu olduğunu bilmeli,

f) Taşkınlıkla da verilen haklarını da kaybetmemeli,

g) Çünkü bugün çok yönlü ezilen kadınlar cahilliye dönemindeki toprağa gömülen kadınlardan daha çok İslam’a muhtaçtırlar.

Ayrıca müslüman kadınlar Bosna’da, Afganistan’da ve Irak’ta binlerce müslüman kadının işgalcilere yem olduğunu görebilmelidir. Bu nedenle sivil savunma teşkilatları kadınlarımızı kendilerini savunacak şekilde eğitmelidir.