KONUYU OKU
31. İSLAM DÜŞMANLARI
İslam Düşmanlarının Psikolojik Yapıları
İslam Düşmanlığı, Fitne Ve Zulmün Çok Azgınlaştığı Yerlerde Nasıl Bir Kültürel Savunma Ve Hizmet Yapılmalıdır?

KİM VE NEREDE OLURSA OLSUN

İSLAM DÜŞMANLARININ PSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİ NELERDİR? SORUSUNA

BU AYETLER IŞIĞINDA CEVAPLAR

 

1) Nütfeden yaratılışını ve yaratılış amacını unutarak “ Çürüdükten sonra beni kim diriltecek? “ diye meydan okur,

2) Dıştan bakıldığında kıyafetleri ve görünüşleri hoşa gitse de aslında kumaş giydirilmiş kereste gibi oldukları bilinmelidir,

3) Önyargılı ve bilgisiz olmalarından dolayı köstebek gibi iyi olayları dahi kendi aleyhlerine yorumlarlar ve sürekli kuşku duyarlar,

4) Mü’minlere kızma ve nefret etme nedenleri aslında Allah’ a inanmalarından dolayıdır,

5) Yaman bir düşman olduklarından kalbindekini saklayarak mü’minlerin yanında güzel ve doğru şeyleri konuşsalar da mü’minlerin yanından ayrılınca veya yönetime geçince nesli bozmaya ve mahsulleri azaltmaya veya yok etmeye çalışırlar,

6) Mü’minlere zulüm ve fenalık yapmakta ve fesat ve bozgunluk çıkarmakta asla kusur etmezler,

7) Mü’minlerin sıkıntıya girmelerini isterler,

8) Kalplerindeki büyük kin ve düşmanlıklarını bazen farkında olmadan dillerinden kaçırıverirler,

9) Mü’minler kâfirleri sevse de onlar mü’minleri asla sevmezler ve hiçbir sırlarını bile vermezler,

10) Mü’minler onların kitaplarına inansa da onlar sadece karşılaştıkları zaman dıştan       “ iman ettik “ derler ama kendi aralarında ise kinlerinden ve nefretlerinden ötürü parmaklarının uçlarını ısırırlar,

11) Mü’minlere bir iyilik dokunursa hemen üzülürler ve kederlenirler ama bir kötülük dokunursa da zevkten uçacak gibi olurlar.

12) Sizde inanın dendiğinde “ Şu akılsızlar, ahmaklar ve ayak takımı gibi mi inanalım? “ derler, bu hareketleri ile aslında kendilerini bilmez kişiler olduklarını ortaya çıkarırlar,

13) Mü’minlerle karşılaşınca inanıyoruz deseler de kendi aralarında birbirlerine sorsalar da sormasalar da karşılıklı olarak yaranmak ve şirin görünmek için “ Onlar gibi inandık zannetme aslında biz onlarla alay ediyoruz “ derler,

14) Kâfirler için de bunlar mü’minlerden daha dürüsttürler, derler,

15) Kur’an’ ın dinlenmemesi ve yayılmaması için “ Gürültü edin ve engeller çıkarın belki üstün gelirsiniz, ” diye çevrelerine tavsiyede bulunurlar,

16) İslam’ a karşı olan kişi ve kurumlarla dostluk yaparlar ve taraftarlarının galip gelmesi için her tür yardımı yaparlar,

17) Allah anıldığı zaman hemen sıkıntı duyarlar ama başka şeyler konuşulmaya başlanır başlanmaz hemen yüzleri güler ve neşelenirler,

18) İslam’ a yönelmek isteyenleri Allah’ ın yolundan çevirerek zalimlik yaparlar,

19) İslam düşmanları derli toplu görünseler de kalpleri darmadağınıktır,

20) Birlik ve beraberlik içindeyiz diye yemin etseler bile gerçekten araştırıldığında gurur ve ayrılık içinde oldukları görülür,

21) Zanları peşinde giderler,

22) Mü’minler bunları memnun etmek için ne yaparsa yapsınlar asla bunları memnun edemezler çünkü onlar küfür hastalığı nedeniyle mü’minlerden asla memnun olmazlar,

23) Kur’an okunduğu zaman yüzlerinde inkâr halleri görülür hatta okuyana saldıracak gibi olurlar,

24) Göstermelik insancıl yaklaşımlarla tuzak kurarlar, mü’minlere üstün gelseler düşman kesilirler ve mü’minleri kâfir etmek için ellerini ve dillerini aslında kötülükle uzatırlar,

25) Mü’minlere karşı en şiddetli düşmanlık yapanların Yahudiler ve müşrikler olduğu bilinmelidir,

26) Eğer mü’minlere güçleri yetse tamamen dinden döndürünceye kadar onlarla savaşırlar,

27) Düşmanlıkta daha da aşırı giden bölgelerde mü’minlerin varlığını hissederlerse onları ya taşlayarak veya başka başka işkence ile öldürürler ya da eritip kendi dinlerine döndürmeye çalışırlar.

 

İSLAM DÜŞMANLIĞININ, FİTNE VE ZULMÜN ÇOK ARTTIĞI YERLERDE

ALLAH İÇİN NASIL BİR KÜLTÜREL SAVUNMA VE HİZMET YAPILMALIDIR? SORUSUNA

AYETLER IŞIĞINDA CEVAPLAR

                                                                    

1) Yunus 84 / 217 - Musa dedi ki: Ey kavmim, eğer Allah’ a inandınız ve ona teslim oldu iseniz sadece ona güvenip dayanın. 85) Onlar da dediler ki: Allah’ a dayandık, Ey Rabbimiz, bizi o zalimler topluluğu için deneme konusu kılma. 86) Ve bizi rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar. 87) Biz de Musa ve kardeşine: Kavminiz için Mısır’ da evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoğru kılın. (Ey Musa) mü’minleri müjdele diye vahyettik.

 

Vahyi bir metot olarak tebliğe Hz. Musa devrinde olduğu gibi bu tür tedbirle, dua ve tevekkülle namazgâh yapılan evlerde devam etmelidir. Bu metodu peygamberimiz de Mekke de Erkam’ ın evinde devam ettirmiş ve başarılı olmuştur.

 

2) Al- i İmran 104 / 62 - İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun…

 

Daha başarılı bir şekilde iyiliği yaymak ve kötülüğü engellemek için mutlaka tek vücut bir cemaat olunmalıdır. Çünkü cemaat varlığa cemaatsizlik yokluğa doğru bir süreçtir.

 

3) Kehf 19 / 294 - ... (Gönderilen kişi) çok gizli ve dikkatli davransın, sakın kimseye sizin varlığınızı hissettirmesin. 20) Çünkü şehir halkı sizin varlığınızdan haberdar olur (da yakalar) larsa sizi taşlayıp öldürürler ya da kendi dinlerine sokarlar…

 

Hizmette direk veya endirek olarak görev alanlar Kehf ehli gibi toplumda istikrarı bozmayacak ve fitneyi uyandırmayacak şekilde dikkatli olmalıdırlar. Çünkü

 

Cahil, fanatik, öfkeli ve şartlanmış bölgelerde polemik konuları ile ilgili tartışmalara girmeden bu konuları normal görebilecekleri bir zamanın akışına bırakmalı, örnek bir yaşamla hizmet etmeye devam etmelidir.

 

4) Münafikun 4 / 553 - … Her gürültüyü (olayı) kendi aleyhlerine sanırlar, düşman onlardır, onlardan sakın…

 

Münafık ve çok duyarlı ideoloji mensuplarının köstebek gibi kuşkulu ve ön yargılı davranacaklarını, iyi ve güzel gelişmeleri dahi irtica diye kötüye yorumlayarak gerginlik çıkarabilmek için hazır beklediklerini bilerek hareket etmelidir.

 

5) Al- i İmran 120 / 64 - … Eğer siz sabırlı olur da korunursanız onların hileleri size hiçbir zarar veremez, muhakkak ki Allah onların yaptıklarını ilmi ile kuşatmıştır.

 

Evrensel bir uyanıklılık ve ileri görüşlülükle tahriklere kapılmadan çok dikkatli, kavgasız, gürültüsüz ve sabırlı olarak hareket etmelidir.

 

6) Al- i İmran 176 / 72 - Ey Resulüm! İnkârda yarışanlar sana kaygı vermesinler çünkü onlar Allah’ a hiçbir zarar veremezler…

 

Müslümanlar uyanık oldukça ve oyuna gelmedikçe, geniş kalpli ve duygusallıktan uzak olarak tahriklere, provokasyonlara kapılmadan olayları izleyerek hareket etmelidir.

 

7) İbrahim 42 / 259 - Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah’ ın habersiz olduğunu zannetme, o sadece onları (n cezasını) korkudan gözlerin bakakalacağı bir güne bırakır.

 

Çilekeş müslümanlar ya gazidir ya da şehittir. Her iki halde de kazançlı oldukları için ayrıca Allah’ ın her şeyin farkında olduğunu bilerek karamsarlığa kapılmamalıdırlar.

 

8) Bakara 286 / 48 - Allah hiç kimseyi gücünün yettiğinden başkasıyla yükümlü tutmaz…

 

Mü’minler gücü oranında iş, ibadet, emir ve yasaklar konusunda bir yandan tedbirlerini alırken diğer yandan tebliğ ve hizmetlerini gücü oranında sürdürmeli ve gerisini de Allah’ a bırakmalıdır. Çünkü Allah’ ın kimseden gücünün üzerinde bir hizmet beklenmemektedir.

                       

Yukarıdaki ayetler ışığında hizmet etmek isteyenlerden;

      1) Durumu iyi olanlar tebliğ ve namazgâh için ev bağışlamalı,

      2) İman, ilim ve ihlâsla İslam’ a kendilerini adayanları çoğaltmak için cemaat oluşturulmalıdır.

3) İslam’ ın onur ve şerefine leke gelmemesi için, cemaatin her ferdi Kehf ehli gibi uyanık olmalıdır.

 

Marifet düşmanı öfkelendirip saldırtmak değil;

      a) Ya onu ya da neslini İslam’ a kazanmaya,

      b) Kazanamasa da insanca davranmaya itmelidir.

 

Not: Peygamberimiz tebliğini açık yaptığı gibi hicretini ve hareketlerini de istese açıkça yapabilirdi, ama neden gizlenerek yola çıktığını ve Sevr mağarasında saklandığını düşünerek bundan dersler çıkarılmalı, uyanıklılık kazanmalı ve ayrıca neden kavgayı değil de öncelikle eğitmeyi, öğretmeyi ve gönülleri üstün ahlakla fethederek barışçı olarak çalıştığını içtenlikle değerlendirmelidir.