KONUYU OKU
29. İNSANIN PSİKOLOJİK YAPISI
İnsanın Psikolojik Yönü
Psikoloji Ve Önemi

C) İNSANIN PSİKOLOJİK YÖNÜ

 

İnsan biyolojik ve psikolojik bir varlık olmasından ve her an insanlarla iletişim halinde olmasından dolayı onun iç dünyasını ve tüm davranış yönünü iyi bilmelidir.

 

A) PSİKOLOJİ VE ÖNEMİ;

a) İnsan ve hayvan davranışlarının bilimsel olarak incelenmesidir.

b) Bu incelemede davranış ve davranışın gerisindeki nedenler araştırılır.

c) Psikoloji bilincine ulaşmak motivasyonu yani hareket ettiren şeyi iyi anlamakla olur çünkü tüm canlılar sıcakta terler, soğukta üşür, acı ve ıstırapta elem duyar. Organizma; genellikle sıkıntı veren şeyden uzaklaşır, mutluluk kaynağına ise yaklaşır. Bu uzaklaşma ve yaklaşma nedenini bir insan kendisi için nasıl kabul ediyorsa; diğer canlılar içinde özdeşim kurarak olumsuzluklardan kaçıp olumluya yaklaşmakla insan psikolojinin özünü kavramış olur.

d) Psikoloji bir fen bilimi olduğu için gözlenebilen davranışlara nesnel olarak yaklaşarak onları anlamak, açıklamak, davranışları önceden kestirmek ve kontrole almak için çalışır. Böylece ruhu değil de insan ve hayvan davranışlarını tekrar tekrar inceleyerek yeni ipuçları elde etmeye çalışır. Bu çalışmalar konu ve yöntem bakımından farklı yaklaşımlar veya ekoller doğurmuştur. Bu ekollerin davranışlara ve sosyal hayata yaklaşımları iyi bilinirse hayatta daha başarılı sonuç alınır ki bu yaklaşımlar şunlardır:

 

1) Davranışsal yaklaşım ( etki ve tepki ilişkisi );

İç ve dış uyarıcıların etkisine göre canlı organizmanın karşılık vermesini yani tepkisini inceler. Tepki daima etkiyle orantılıdır ki örneğin günlük hayatta etkinin şiddeti ve tekrarı, sert veya yumuşaklığı, nezaket veya nezaketsizliği tepkide aynı dozda cevaba neden olur. Eğitim-öğretimde uyarıcı ne kadar güçlü ise öğrenmeyi de o derece güçlü kılar. Bunu iyi bilen her şeye yumuşak ve olumlu yaklaşır ve başarılı olur. Eğer olumsuz ve sert yaklaşırsa olumsuz cevap alır ve başarısız olur. Yani etki sevgi ise tepki saygı olur. Psikolojik bir bakışla bunları hayatın her alanında görebiliriz.

 

2) Psikodinamik yaklaşım;

Bilinci bir bütün olarak su içindeki buz dağına benzetir, görünen yönü bilinci, görünmeyen yönü yani derinliktekiler bilinçaltını gösterir ki burada çocukluktan ölünceye kadar duyulan sözler, karşılaşılan davranışlar, mutlu ve mutsuz eden hatıralar, deneyimler adeta depo edilir. Genellikle davranışların yönünü burası tayin eder. Bu nedenle bu alana çok önem verilmelidir. Bir rahatsızlık karşısında burada bulunan 1. derecede rahatsız eden, üzen olaylar telkinle bilinç düzeyine çıkarılarak veya cerahat gibi dışarı atılarak uyumsuzluklar giderilir ve genellikle dengeli, mutlu bir davranış kazandırılabilir. Bu bakımdan bilinçaltını çok temiz tutmalıdır. Örneğin; özellikle anneler bebeklerini Kur’an ve ilahilerle uyutup uyandırmalı ki, bilinçaltı temiz olsun. Hangi makam ve mevkie çıkarsa çıksın müslüman olduğunu unutmasın. Büyüme sürecinde öyle bir adam ol ki, imanlı ve örnek bir insan ol, insanlığa hizmet et şeklindeki güzel sözler ve hatıralarla bilinçaltını doldurmalıdır. Çünkü bilinçaltı ne ile dolarsa insan o tarafa yönelir. Bu konuda Bosna kahramanların itirafı da bu tür eğitimin önemini sergilemektedir: Örneğin “Biz müslümanız ve Sırpların önünde eğilmeyiz. Çünkü analarımız bizi Kur’an ve ilahilerle büyüttü”, sözlerinden bilinç altlarının Kur’an ve ilahilerle temellendiğini anlıyoruz. Bizler de uygulamalıyız.

 

3) İnsancıl ve var oluşçu yaklaşım;

İnsan gelişme özelliği olan bir varlıktır. Ekmek ve su ihtiyacı gibi insan sevgi, değer ve değer görmek güvenilmek ister, bunları gördükçe gelişir. İhtiyaçları sezilerek giderildikçe ve özgürlük tanındıkça kendisini gerçekleştirir. Seçtiği hedeflere ulaşabilir. Örneğin; gıda bedenin gelişmesini, sevgi, saygı ve onay da ruhun olgunlaşmasını sağlar ve hayatta başarılı kılar. Bu nedenle insanın önünü asla kesmemelidir. Gelişmesi için de daima ona sevgi göstermeli, zaman ve fırsatlar tanımalıdır. Onun iç dünyasına girip onun penceresinden sosyal ve psikolojik olayları değerlendirmelidir. Çünkü sevgisiz büyüyenler ruhen aç ve zayıf kalırlar.

 

4) Bilişsel yaklaşım;

İnsan zihinsel gelişmesi ile algı, öğrenme, düşünme ve dikkatle çevreyi ve dünyayı tanıdıkça, bazı dönemlerden geçtikçe davranışları da biçimlenir. Çünkü farklı farklı bilgi ve tecrübeler alır, anlar, birleştirir, soyutlar ve genellemeler yapar. Bu nedenle insan bir süreç içinde olduğundan bir kusuruyla onu hemen damgalamamalı, gelişim sürecine yardımcı olunmalıdır. Çünkü bir davranışta ailenin, kültürün, inancın ve birçok faktörün etkisi vardır. Ayrıca insanın farklı kültürlerden de beslenerek farklı da davranabileceğini bilmeli, hiçbir şekilde suçlamadan ama zaman içinde gelişeceğini göz önüne alarak olduğu gibi kabul etmeli ve doğru inanmayı, doğru düşünmeyi, doğru değerlendirmeyi öğretmelidir.

 

5) Biyolojik yaklaşım;

İnsan davranışına kandaki kimyasal maddeler ve değişmeleri, salgı bezlerinin normal veya anormal çalışmaları, beyin ve sinirlerdeki anormal değişmeler, stres, havadaki sıcaklık, soğukluk ve nem oranı etki etmektedir. Bu etki nedeniyle insanın her an anormal davranışlar sergileyebileceğini göz önüne alarak ani bir öfkeli davranışa sebep olmayacak şekilde insanlara çok duyarlı ve dikkatli yaklaşmalıdır.